Çocuklarda Uyku ve Uyku Bozuklukları

Periyodik ve fizyolojik bir durum olan uyku, farkındalık ve çevreye yanıtın azaldığı, insan ömrünün yaklaşık üçte birini alan bir döngüdür.

Uyku nedir? Neden ve nasıl olur? Uykuda neler olur? soruları insanlık tarihi boyunca zihinleri kurcalamıştır. Karanlık, gece, yarı ölüm, düşler gibi kavramlar uyku ile iç içe geçmiştir. Bunu Yunan mitolojisinde açıkça görebiliriz. Uyku tanrısı Hypnos, karanlık ve gece tanrılarının (Erebos ve Nyx) oğlu olup, ölüm tanrısı Thanatos ile kardeştir. Hypnos’un oğulları Morpheus ve Phantasos ise düşlerden sorumlu tanrılardır.

Uyanıklığı sağlayan histaminerjik inervasyonun ana odağı beyindeki tüberomamiler nükleustur. Uyku sırasında GABA miktarının artmasıyla bu nöronların aktivitesi azalmaktadır.

Yapılan çalışmalar uykunun iki farklı fizyolojik durum gösterdiğini saptamıştır. REM (Rapid Eye Movement) ve nonREM olarak bu iki fizyolojik durumu isimlendirebiliriz.

REM Uykusu: Beyin metabolizma hızının maksimumda olduğu, non-alfa ritmi ile karakterize dönemdir. Spontan hızlı göz hareketleri tipiktir. Bir çeşit felç hali olan iskelet kaslarının paralizisi görülse de beyin aktivitesi en üst düzeydedir. Solunum ve kalp düzensiz ve değişken çalışır. Tüm uykunun yaklaşık dörtte birini alan bu dönemde rüyalar görülür. Vücut ısı regülasyonu bozulmuştur. Uyuyanın sırtına kar yağar diyen atalarımız, farkında olmadan bilimsel bir gerçeği doğrulamaktadır. Erkeklerde uyku sırasında görülen penil ereksiyon da REM uykusu döneminde olur.

NonREM Uykusu: NonREM uykusu dört evreye ayrılır. Birinci evre uykunun başlangıç dönemi olup halüsinatuvar imajlarla karakterize, uyku-uyanıklık arası bir geçiş evresidir. Bunu takiben uykunun yaklaşık yarısını oluşturan ikinci evreye yani yüzeyel uykuya geçilir. Üçüncü evre vücut ısısı ve kan basıncının düştüğü, uykunun %5’ini oluşturan derin uyku evresidir. Dördüncü evre ise en derin uykunun olduğu, kas tonüsünün azaldığı, yavaş delta dalgaları ile karakterize, tüm uykunun %12-15’ini oluşturan evredir.

Derin uykuda growth hormon (büyüme hormonu) salgısı ve protein sentezi artmaktadır. Bu da ‘’uyusunda büyüsün’’ ninnisinin bilimsel yönüdür.

Uyku sürecinde yaklaşık 80 dakikalık nonREM uykusunu izleyen 10 dakikalık REM dönemleri periyodik olarak tekrarlar. Gece boyunca giderek nonREM süresi azalırken, REM süresi artar. Total uykunun %80’i nonREM, %20’si REM uykusudur.

Tüm canlılar için yaşamsal öneme sahip uyku, bebekler için daha da önemlidir. Bebeklerin uykuda büyüdüklerinden zaten söz etmiştik. Bebekler günün yaklaşık 16 saatini uykuda geçirir. Uyku-uyanıklık döngüsünde bebekler için en önemli sinyal açlıktır.

Aktif uyku olarak tanımlanan REM uykusu yenidoğanda %50’dir. Altıncı ayda %40’a, 2 yaşında %30’a, çocuklukta %25’e ve erişkinlikte ise %20’ye iner. İlk aylarda 3-4 saatte bir uyanan bebeğin uyku-uyanıklık döngüsü özellikle 4.aydan sonra değişmeye başlar ve gece kesintisiz uyku süreleri uzar. Merkezi sinir sisteminin maturasyonu burada birinci derecede sorumludur. Gece-gündüz döngüsünün gelişimi 5 yaşına dek sürer.

Bilinen birçok şeye karşın uykunun işlevi henüz tam olarak çözülememiştir. Düzenli ve sağlıklı bir uykunun fiziksel ve ruhsal açıdan çok önemli olduğu, belki de söylenecek tek doğrudur.

Çocuklarda Uyku Bozuklukları:

Uyku davranışı çocuklar ve yetişkinlerde çok farklıdır. Yetişkinlerde anormal sayılan bir durum çocuklarda normal gelişimsel özellik olabilir. Uyku düzeni anne baba için temel kaygı konularından biri olup ailenin bilgi sahibi olması çok önemlidir. Uyku düzeni ile ilgili değişikliklerin gelişimsel göstergelerden olabileceği, geçici olabileceği, özgül bir uyku bozukluğu ya da ruhsal veya fiziksel bir hastalığın belirtisi olabileceği unutulmamalıdır.

Çocuklarda uyku bozuklukları %20-30 arasındadır. Uykuya dalma güçlüğü ve gece sık uyanma en sık görülen uyku bozukluklarıdır.

Uyku bozukluğu görülen bebek ya da çocukta aile içi ilişkiler ve iletişim, annenin ruhsal sağlığı, mizacı, anne babanın ve/veya bakıcının duygusal özellikleri iyi araştırılmalıdır. İki haftalık bir uyku takvimi önemli ip uçları verecektir.

2-3 yaş arasında gelişimsel ayrılık anksiyetesi, 3-5 yaş arasında akran ilişkileri ve kreşteki aktiviteler, daha büyük çocuklarda ruhsal, çevresel ya da organik nedenler dikkate alınmalıdır. Okul çağındaki çocuklarda ise yatma saatine direnç oldukça sık rastlanan bir durumdur.

Uyku bozuklukları üç ana grupta sınıflandırılır.

  1. 1Primer uyku bozuklukları
    1. Dissomnialar: Primer insomnia, primer hipersomnia, narkolepsi, solunumla ilişkili uyku bozukluğu, sirkadiyen ritim uyku bozukluğu ve başka türlü adlandırılamayan dissomnialar bu gruptadır.
    2. Parasomnialar: Kabus bozukluğu, uykuda korku bozukluğu (uyku terörü), uyurgezerlik bozukluğu ve başka türlü adlandırılamayan parasomnialar bu gruptadır.
  2. Başka bir mental bozuklukla ilişkili uyku bozuklukları
  3. Medikal bozukluklar ve madde kötüye kullanımına bağlı uyku bozuklukları

Bu sınıflama daha çok yetişkinlerle ilgilidir. Çocuklarda görülen uyku bozukluklarını ise kabaca üç grupta toplayabiliriz.

  1. Uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte zorluk.
  2. Gündüz aşırı uyuklama.
  3. Gece uykusunda alışılmadık davranış epizotları.

Uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmede zorluk:

Bebekler ağlama eşliğinde sık uyanabilir. İnfantil kolik mutlaka araştırılmalıdır.

Okul öncesi çocuklarda uykuya dalmada güçlük ve gece uyanmaları sık rastlanan bir durumdur. Öğrenilen davranışlardan olan uykuya dalma biraz sabır ve eğitim gerektirecektir. Sallama, dokunma, masal, ninni ya da oyuncak gibi bir nesneye sarılma gibi yardımlara ihtiyaç duyulabilir.

Okul çağındaki çocuklarda ise anksiyete, stres, korku ile ilişkili olma olasılığı yüksektir. Gelişimsel bir korku, kabus ya da travmatik bir olaya tepki söz konusu olabilir. Anksiyete bozukluğu ve depresyonda da çocuklarda uykuya dalmada güçlük görülebilir.

Gündüz aşırı uyuklama:

Genellikle adolesanlarda görülür. Yetersiz gece uykusu, rahatsız gece uykusu (Sıklıkla solunum güçlüklerinden kaynaklanır ve horlama dikkat çekicidir. Bademcik, geniz eti gibi problemlerde olur), uyku uyanıklık döngüsünde bozulma (Sıklıkla geç yatılan hafta sonları ve tatillerde başlar) ve artmış uyku ihtiyacından (adolesan dönemde gelişimsel olarak uyku ihtiyacı artar) kaynaklanır.

Narkolepsi:

Kronik seyirli nörolojik bir bozukluk olup, ergenliğin sonları ve genç erişkinlikte başlar. 10 yaş altında çok nadirdir. Narkolepsi ani dayanılmaz uyku atakları, bilinç değişimi olmaksızın kas tonüsünde ani azalma (katapleksi), uyandıktan sonra kısa süre hareket edememe (uyku paralizisi) ve uykuya dalmadan önce halüsinasyon görme ile karakterizedir. Narkoleptik hastalar çok çabuk REM uykusuna geçerler ve parçalanmış gece uykusu sıktır.

Kleine-Levin sendromu:

Erkeklerde 4 kat fazla görülen, nadir bir periyodik hipersomnia türüdür. Ergenlerde sık görülür. Epizodik olarak aşırı gündüz uyumaları yanında hiperfaji, irritabilite, agresyon ve seksüel disinhibisyon olur. Sıklıkla viral bir enfeksiyonu takiben ortaya çıkar.

İdiyopatik hipersomnolans:

Gündü patolojik uyuklamalar, uzamış ve derin uyku, sabah uyku sersemliği, halsizlik ile kendini gösteren, aile öyküsü olan bir hastalıktır.

Uyurgezerlik bozukluğu (somnanbulizm):

Gecenin ilk üçte birlik kısmında ortaya çıkar. Çocuk yatağından kalkarak yürüme, giyinme, konuşma gibi motor hareketler yapar. 15-20 dakika sonra yatağına dönerek uyumaya devam eder. Sabah hiçbir şey hatırlamaz. Genellikle 4-8 yaş arasında başlar, 12 yaş civarında pik yapar ve erkeklerde daha yaygın görülür. Ailenin bilgilendirilmesi ve çocuğun yaralanma olasılığına karşı önlemler alınması uygun olur.

Uykuda korku (uyku terörü):

Erkek çocuklarda daha sık görülen uykuda korku (uyku terörü) genellikle 7 yaşından önce başlar ve ortalama 4-5 yıl sürer. Çocuk çığlık atarak yatağında oturur, gözleri faltaşı gibi açılmıştır. Uyanık gibi görünse de uyanık değildir. Anne babayı tanımaz, iletişim kurmaz. Ebeveynler çocuğu çıldırmış gibi algılayarak paniğe kapılabilirler. Bu sırada çocuğu uyandırmaya veya konuşturmaya çalışmak doğru değildir. 10-15 dakikaya uzayan vakalar olsa da çoğu 1-2 dakikada sonlanır. Uyandığında bir şey hatırlamaz. Kaygılı ve korkulu çocuklarda artabilir, ailesel yatkınlık söz konusudur.

Uykuda işeme bozukluğu (enürezis nokturna):

En sık görülen uyku bozukluklarındandır. Pek çok nedeni olsa da, sıklıkla nonREM uykusunun 3 ve 4. evrelerinde olması sebebiyle uyku bozukluğu olarak ele alınabilir. 5-12 yaş grubunda %10-15 görülür. Tedavide nonREM uykusuna etkili imipramin kullanılır.

Korkulu düşler görme:

Gecenin son üçte birlik kısmında REM döneminde ortaya çıkar. Uzun ve korkutucu düşler nedeniyle çocuk korkuyla uyanır. Okul çağı çocuklarında %20 oranında rastlanır. Gelişimsel korkularla yakından ilişkilidir. Günlük yaşamdan da etkilenme olur. Korku filmleri, ürkütücü haberler, hayalet gibi hayal ürünü korkutucu nesneler olayı tetikleyebilir. Çocuk ateşlendiğinde de korkulu düşler görebilir. Korku içinde uyanan çocukla ilgilenilmeli, düşünü dinlemeli, rahatlatmaya çalışılmalıdır.

Diş gıcırdatma (bruksizm):

Her yaşta olabilen, sıklıkla nonREM ikinci evrede ortaya çıkan bir durumdur. Tedavide amitriptilin kullanılmaktadır.

Uyku sorunu yaşayan çocuklara genel tedavi yaklaşımı:

  1. Anne babaya uyku bozukluğu ile ilgili bilgi verilerek önce onların kaygısı giderilmelidir. Çoğu kez uygun destek ve çocuğun rahatlamasını sağlamak tedavi için yeterli olacaktır.
  2. Yatma saati, uykuya uygun bir oda sağlanması, yatmadan önce yaşanan gerginliklerin giderilmesi, uyku öncesi aşırı beslenme gibi uyku hijyeni ve olumsuz çevresel faktörler ile ilgili tedbirler alınmalıdır.
  3. Uyurgezerlik gibi durumlarda koruyucu önlemler alınarak çocuğun zarar görmesi engellenmelidir.
  4. Masal, ninni, gece lambası, özel objeler, tensel temas gibi yöntemlerle yatma zamanı gevşeme ve sakinleşme sağlanmalıdır.
  5. Olası medikal ve psikiyatrik sorunlar atlanmamalı, teşhis ve tedavi için psikiyatri desteği alınmalıdır.

Uyku sorunu yaşayan, uyku bozukluğu bulunan çocuğunuzun teşhis ve tedavisi için Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezimizden gerekli uzman desteğini alabilirsiniz.

Psikiyatri Uzmanı Emine Filiz Uluhan, Antalya Psikiyatri Merkezi.