Düğün ve Stres

DÜĞÜNÜNÜZ AZ STRES, BOL HOŞGÖRÜYLE OLSUN..

Düğün mevsimi başladı yine.. Düğünler, bayramlarda içimizde farklı bir heyecan, kıpırtı olur.

Neşe, sevinç ,fakat aynı zamanda bir de telaş, kaygı.. Ancak çok özel zamanlarda kabul edebiliyoruz, fazla coşkulu ve sevinçli olma halini..’’Deliye her gün bayram’, ‘Elle gelen düğün, bayram’ deyişlerinde olduğu gibi.. Çünkü her sevincin bir bedeli var inancı yerleşmiş ..Birazı gerçekten de öyle, çünkü yaşanan tüm güzellikler, bazı sorumlulukları ve zorlukları da getiriyor...Birazı da değersizlik, haketmemişlik, kabarma korkuları yada suçluluk duyguları yüzünden..

Evlilik kararı almış ve düğün hazırlıklarına başlamış bir çift, sevme ve sevilmeyi kabul ettiği kişiyle daha derin yakınlığı paylaşmaya doğru seçimini yapmış.. Sorumlulukları almış.. Elbette iki farklı insanın bir araya gelmesi kolay değil.. En başta cinsiyetler farklı, genetik alt yapı, çocukluk yaşantısı, yaşanan tecrübeler ve hayatı algılama, yorumlama farklılıkları olan iki insan.. Kolay değil.. Önce kendini anlamak, sonra diğerini anlamak, aynı zamanda farklı kültüre sahip ailelerin de bir araya gelmesi.. Hiç kolay değil.. Bu yüzden evlilik için bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal olgunluk gerekli..

‘Aşk evliliği istiyorum’ yada ‘mantık evliliği istiyorum’ cümlelerinde söylenen eğer sadece duygularım yada sadece mantığım ise ikisi de evlilik için gereken olgunluğa henüz sahip olunmadığını gösterir.. Çünkü evlilik iki insanın derin yakınlığı ve iki ayrı ailenin de buluşması olayıdır. Yani ne sadece duygu ne de sadece mantık.. Hatalar, kusurlarda birbirini anlama, eşlik edebilme, şefkatle hoşgörebilme, sonra da güzelliklerin keyfini çıkarabilme.. Hem mantık, hem de duygunun buluştuğu akılcı bir seçimle sevme eylemidir.

Yaşamda, zorluk anında gerekli sabır ve çalışma yapılınca sonra gelecek rahatlığı düşünmek, motivasyonu, dayanma gücünü artırıyor.. Ama sevinç ve rahatlık anında, sonrasında gelecek zorluğa odaklanıldığı zaman coşkuyu engelliyor, azaltıyor yada coşkuya hiç izin vermeyebiliyor. Zorluk hiç olmamalı yada olmayacakmış gibi düşünülürse de, doğal zorluklar büyük kötülükler gibi algılanabiliyor..

Çoğu zaman genç, sadece o andaki duygularına göre harekete geçmiş, ancak henüz kendini yeterince hazırlamamıştır.. Bu durumda içten yada etraftan gelen her uyaran, onu kolaylıkla aşırı gerginliğe, üzüntüye, kızgınlığa sokabilir.. Kendini anlama basamağından, diğerlerini anlama basamağına çalışma yapılmazsa, düğün öncesinden başlayarak gerginlik tırmanır.. Üstünlük arayışı, güç mücadelesine dönen düğün, güzel bir beraberliğin başlangıcı, neşesi, sevinç ve coşkusu yerine, hüsrana doğru bir yolculuğun başlangıcı halini alabilir.

Evlilik yolunda daha düğünden başlayarak kız tarafı, erkek tarafı şeklinde taraf olmayı bırakın. Gerçekte kız tarafı da, erkek tarafı da aynı tarafta.. Hepinizin tarafı sizin birlikteliğiniz, mutluluğunuz.. Ve siz, eşinizle birlikte yeni bir yaşamın sorumluluğunu beraber üstleniyorsunuz..

Zorluklarına beraber göğüs gerecek, kolaylıkları ve keyfini de beraber çıkaracaksınız.. Bu yüzden elinizden gelenin en iyisini onun için de yaparak, onunla hayatınızı paylaşmaya başlayın.. Gerginlik anlarında birbirinizi suçlamadan, yargılamadan anlamaya ve yardımcı olmaya çalışın. Bazen o anda hoşgörmek, bazen de ben diliyle isteklerinizi açıkça dile getirmek, akıl okunmasını beklemekten, kırılmaktan vazgeçmek, kendinizin de onunda iyi olduğundan emin olmak en iyi başlangıç olacaktır..

Gerginlik anlarında kişi gerçekte hiç düşünmediği şeyleri, hataları yapabilir.. Düğün, doğal heyecandan kaynaklanan gerginliğin arttığı zamanlardır. Beklentilerinizi azaltın, hataları hoşgörün, güzelliklere odaklanın. Mükemmel bir düğüne değil, güzel bir ilişkinin başlangıcını kutlamaya hazırlanın. En güzel düğün sizin neşenizle, hoşgörünüzle olacak..

Neşeli ve hoşgörülü gelin ve damatlar, yani en güzel düğün sahipleri olmanız dileğiyle..

20.03.2013