Alkol ve Madde Bağımlılığı

Kişi amaçladığından daha çok ve daha uzun süre madde alır. Bırakmaya çalışır ama başarısız olur. Maddeyi bulmak için ve etkilerinden kurtulmak aşırı zaman harcadığı için günlük işlerini yapamaz hale gelir. Maddenin kendisine ve çevresine verdiği zararların farkında olduğu halde bırakamaz.

Tolerans + yoksunluk = fizyolojik bağımlılık vardır..

Tolerans; Aynı etki için, sürekli olarak artan miktarda alım ve etkinlik azalması

Yoksunluk; Maddenin kan düzeyi azaldığında ortaya çıkan etkiler. Bu bulgularının ortaya çıkmaması için madde kullanımına devam edilir.

Alkol Bağımlılığı

En sık duygudurum bozuklukları, anksiyete bozuklukları ve antisosyal kişilik bozukluğu görülür. İntihar oranları toplumdan daha yüksektir. Alkol nedeniyle ciddi sağlık sorunları ortaya çıkar. İlişkilerde bozulmalar, aile ve iş yaşamında bozulmalar ortaya çıkar. Sıklıkla yasal sorunlar yaşanır.

Alkol Kullanımına Bağlı Durumlar: Zehirlenme, yoksunluk, psikoz, duygudurum bozuklukları, anksiyete bozuklukları, deliryum , kalıcı demans, amnestik sendrom, cinsel işlev bozuklukları, uyku bozukluğu

PSİKOAKTİF MADDE KULLANIMI BOZUKLUKLARI

Psikoaktif madde kullanımı hastalıkları, bağımlılık ve bağlılığın tanımı

Madde kullanımı hastalıkları; kontrol kaybı ve kötü sonuçlara yol açmasına rağmen kullanıma devam etme “psikoaktif madde kullanımı hastalıklarının” göstergesidir. Bağımlılık terimi madde kullanımına psikolojik kompulsiyonu, bağlılık ise çekilmeyi ifade eder.

Niyetleninenden fazla miktarda ya da daha uzun süre kullanım, birinin zamanını ilaç ya da alkol aktiviteleri ile doldurmak, iş ve aile gibi önemli yaşam aktivitelerinden vazgeçmek, fiziksel ve psikolojik problemlere neden olacağı ya da kötüleştireceği bilinmesine rağmen kullanıma devam edilir. Hem suistimal hem de bağlılık için bu gibi davranışlar en az 1 ay sürmelidir.

ALKOL KULLANIMI BOZUKLUKLARI

Alkol başlangıçta stimulan bir etkiye sahiptir. Alkolle zehirlenmiş bir kişide ataksi, peltek konuşma, duygusal dengesizlik, yarglama bozukluğu olabilir. Solunum, refleksler, kan basıncı ve vücut sıcaklığı depresyonu ve bunları takip edebilecek stupor, koma ve ölüme neden olabilir.

Kan alkol düzeyi yüzde gram olarak ya da her 100 mililitrede miligram olarak ölçülür. Birçok yerde düzey (50 mg/dl) olduğunda sürücülere etkilenmiş denir. Tolerans bulgusu 100 mg/dl düzeyinde olmamasıdır ve alkol bağımlılığından şüphelenilmelidir.

Alkole bağımlı bazı kişilerde alkol alımını kesmek ya da miktarını aniden azaltmak, santral sinir sistemi ve otonom sistemin hiperaktivitesini yansıtan yoksunluk sendromlarına yol açabilir. Semptomlar 4-24 saatte görülmeye başlar. 36-48 saatte pik yapar ve 5 gün içinde azalır. Semptomlar tipik olarak içme süresiyle orantılıdır, ancak medikal hastalık olması şiddetini arttırabilir.

Hafif yoksunluk insomni, anksiyete ve hafif gastrointestinal problemler olarak ortaya çıkabilir. Bu belirtiler alkol kesildikten birkaç saat sonra başlar ve 48 saatte sonlanır. Semptomlar progresyon gösterebilir ve öncelikle terleme, taşikardi, artmış kan basıncı, bulantı, kusma, ateş, halüsinasyonlar, delüzyonlar, konfüzyon gibi nöbetlere ilerleyebilir.

Alkol yoksunluk nöbetleri sıklıkla alkolü kestikten ya da azalttıktan 6-48 saat sonra oluşabilir ve alkol yoksunluğu olan hastaların %5-10’unda ortaya çıkar. Nöbetler genelde 6-12 saat içinde kesilir. Eğer hastanın önceden alkol yoksunluğuna bağlı nöbet öyküsü varsa, riski 10 kat artar.

Birçok alkoliğin kronik akciğer hastalığı vardır. Nöbetler aynı zamanda alkoliklerde bazen görülen hipoglisemi gibi metabolik nedenlerden de kaynaklanabilir.

Alkol yoksunluğunun tedavisi

Hastaların çoğu medikasyon olmadan alkolü kesebilir, ancak orta ya da şiddetli semptomu olan hastaları sedatiflerle tedavi etmek en iyisidir. Şiddetli karaciğer hastalığı olan hastalarda oksazepam önerilir. Çünkü aktif metabolitleri yoktur ve karaciğer metabolizmasından bağımsızdır. Alkol yoksunluğu tedavisi için farklı derecede başarı gösteren diğer ajanlar denenmektedir;

  • Alfa 2 adrenerjik agonistler; Nonadrenerjik semptomları azaltır, ancak hipotansiyona neden olabilir.
  • Antipsikotikler; Düşük dozlarda halüsinasyonları ve ajitasyonu olan hastalarda kullanılabilir. Ancak tek başına kullanılmamalıdır. Antipsikotikler nöbetten korumaz ve nöbet eşiğini düşürebilir.
  • Barbitüratlar; etkilidirler fakat çok büyük oranda respiratuvar depresyona yol açma eğilimleri vardır.
  • Antikonvülzanlar;
  • Etanol; Toksisitesi ve aşırı sıvı yüklemesinin olası nedeni olduğu için kontrendikedir.
  • Propranolol; Nöbetten korumadığı ve yoksunluk belirtilerini gizleyebildiği için kontrendikedir.

Wernicke-Korsakoff sendromu; konfüzyon, uyuklama, ataksi ile karakterizedir. Akut olarak başlayabilir ya da 1 haftanın üstünde bir sürede yavaşça gelişebilir.

Korsakoff’un psikozu genellikle Wernicke sendromunu izleyen bir amnezi durumudur. Hastalarda amnezi( yeni anıları hatırlayamama, doktorlarının ismini bile) ve (geçmişin hatırlanamaması) vardır. Diğer yandan hasta uyanık, yanıtlı ve normaldir. Uydurma yanıtlar ya da bellek problemini gizlemeye çalışabilirler.

Tiaminle tedavi oküler bozukluğu ve ataksiyi hemen tamamen geri çevirebilir ancak, konfüzyon ve amnestik problemler bu kadar iyi yanıt vermeyebilir. Wernicke sendromunun hızlı tedavisi Korsakoff psikozunun başlamasını önleyebilir. Eğer tedavi gecikirse hasta demanslı hale gelebilir ve kendi işlerini yapamaz hale gelir. Bu nedenle Wernicke medikal acil bir durumdur.

Yoksunluktan sonra alkol suiistimali ya da bağımlılığının tedavisinde;

Disulfram içmeyi engelleyici olarak kullanılmaktadır; bir alkol metabolitidir. Eğer hasta disulfiram alırken içerse, zonklayıcı baş ağrısı, kusma, bulantı, taşikardi, hipotansiyona neden olur. Nadiren ölüm meydana gelir. Eğer hasta gözlem altında disulfiram alması gereken bir hasta ise sonuçları iyidir.

Naltrekson, bir opioid blokeridir. Alkol problemlerinin tedavisinde kullanımı onaylanmıştır. Alkol arayışını azaltır eğer relaps olmuşsa içmeye devam etme olasılığını düşürür. Alkol bağımlılığı tedavisini kuvvetlendirici olarak yardımcı olur.

Acamprosate, bir homosisteik asit analoğudur. Daha uzun süre devam eden yoksunluk oranlarına ve daha az süren içme oranına sahiptir.

OPİOİD KULLANIMI BOZUKLUKLARI

Opioidler doğal olarak oluşan opium ve morfin gibi maddeleri, eroin ve hidromorfir gibi yarı sentetik maddeleri ile metadon gibi tam sentetik maddeleri içermektedir. Bu maddeler beyin ve vücutta üretilen endojen oppioidler gibi spesifik opioid reseptörlerine etki ederler.

Opioid İntoksikasyonu

Eroin enjeksiyonundan hemen sonra medulladaki kemoreseptör tetikleyici bölgesinin aktivasyonu nedeniyle kişi kusabilir. Eroin kullanıcısı için bu reaksiyon iyi eroin olduğunu gösterir. Sedasyon, sıcaklık hissi ve ofori hissi, göğse baş düşmesi ile birlikte kullanıcı uyuklamaya başlar. Konuşma peltekleşir, dikkat ve bellek bozulmuştur. Histamin salınımından dolayı, uyuklarken kaşınır. Hipotansiyon olabilir.

Opioid kullanımı ile birlikte görülen diğer etkiler ;ağrıya karşı azalmış algı ve reaksiyon nedeniyle analjezi sıktır. Konstipasyon, terleme, azalmış libido olabilir. Meperidin ve propoksifenin yüksek dozları stimulan benzeri etki ile birlikte nöbetler ve pupil dilatasyonunu içerir.

Opioidlere tolerans; Öfori, sedasyon, solunum depresyonu, kusma ve analjeziye tolerans kullanımla oluşur ve aynı etkiyi yaratmak için maddenin dozunun artırılması gerekmektedir.

Tedavi

Bazı hastalar tedavi olmaksızın ya da doktorlarından öneriler gibi küçük müdahalelerle alkol kullanımına son verir. Genellikle, madde kullanımı hastalıkları kronik ve tekrarlayıcıdır.

Madde kullanımın sonlandırılması birincil amaçtır. Tedavinin erken dönemlerinde hasta solunum ve idrar monitorizosyonu, davranışsal anlaşma ve aile ile işverenin yardımı gibi sosyal destek gerekir. Maddeye ulaşım engellenmeli, tetikleyici uyaranların belirlenmesi, duyguların anlaşılması, sosyal yetiler iyileştirilmelidir.

Tüm hastalar için esas amaç tamamıyla bırakmış olmasıdır. Bazı hastalar kullandıkları maddeyi bırakmak ister ancak yerinebaşka bir madde kullanırlar. Eroini bırakıp, alkol bağımlısı olur. Bu potansiyel bir tetikleyici ve tehlikedir.

Tedavi birliği yerleşimsel, uzun süreli (6-12 ay) dir. Program mezunları sıklıkla yetkin üyeler olurlar, program süresince sorumlulukları artırılır. Tedavinin ilk aylarında grubu bırakma oranı yüksektir. Ama eğitim, ilaç kullanımı, suç ve çalışma konularındaki seyri iyileştirir.

Alkol ya da ilaç kullanımı tedavileri aile üyelerini de içermelidir

Madde kullanımı hastalıkları ile birlikte olan davranışlar, direk ya da indirek olarak aile üyelerini belirgin olarak etkiler. Aile hem kendileri hem de hastanın kontrolünü sağlamak için yardım olarak tedaviye katılmalıdır.