İntihar

Depresyon, bipolar bozukluk, şizofreni, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı, antisosyal eğilimli kişilik bozuklukları, çaresizlik, ümitsizlik hisleri psikiyatride en sık görülen intihar sebepleridir.

Beyinde azalan serotonin seviyelerinin intihar girişimlerini tetiklediği bir çok araştırmada saptanmıştır.

İntihar algısı kültüre, dine, sosyal sistemlere bağlı değişen bir olgudur.Çoğu din ve toplumda günah, etik dışı, onur kırıcı olarak kabul edilirken, bazı toplumlarda utanç verici ve umutsuz bir durumdan çıkışın en onurlu yolu olarak kabul edilir.

İntihar girişimleri sıklıkla 15-20 yaşlarındaki ergen ve genç erişkinlerde görülmektedir.Kızlarda erkeklere göre üç kat daha fazla görülmekle birlikte, ölümle sonuçlanan vakalar erkeklerde daha sıktır.

Mavi rengin intihar düşüncelerini azalttığı, gri rengin ise tetiklediği bir çok araştırmacı tarafından kabul görmektedir.

Ülkemizde yapılan bir araştırmada gelenekçi muhafazakar yapı, modernite çatışmalarının, kadın erkek ilişkilerinin ve ekonomik çöküşlerin intihar sebepleri arasında ilk üçte olduğu bulunmuştur.Yalnızlık da intihar sebepleri arasında ilk sıralarda bulunur.Asosyal, bekar, sosyal ve aile çevresinden dışlanmış, hızlı sosyal değişimlere uğramış, ani statü kaybı yaşamış kişilerde de intihar oranı yüksektir.

Sorunlarını çözmek için yardım istemeyi acizlik ve zaaf olarak gören, mükemmeliyetçi, yanlışlık yapmaktan korkan, kendini daima güçlü ve her şeyi tek başına yapması gerektiğine inanmış, yalnız, izole insanlarda sonu ölümle biten tamamlanmış intiharlar sıklıkla görülmektedir.

İlaç ve kimyasal madde alımı, kendini asma, ateşli silah kullanma ve yüksekten atlama gerçekleşen intiharlarda en sık kullanılan yollardır. Erkeklerde silahla kendini vurma, kadınlarda ilaç alımı daha sıktır.

İntihar eden kişilerin yaklaşık 3/4'ü intihardan birkaç ay önce intihar etmekten yakın çevresine söz eder ve belirgin bulgu ve ipuçları verirler. Bu kişiler kendini kapana kıstırılmış bir canlı gibi umutsuzluk ve çaresizlik içinde dayanılmaz acılar hissederler. İntihar girişimi konusunda sürekli ikilem yaşarlar.Olaylara bir at gözlüğü gibi dar bir kalıptan baktıklarından alternatif çıkış yollarını ve düşüncelerini değerlendiremezler.İntihar edenlerin çoğu ölümle yaşam arasında kesin bir seçim yapamayıp bıçak sırtında seyrederler. Kendilerini bu çıkmazdan birilerinin kurtaracağını düşünüp son ana kadar kurtarılmayı beklerler.İntihar eden veya yoğun intihar düşüncesi olan kişilerin mutlaka psikoz veya psikotik eğilimli olması gerekmez.. Belli bir dönem bu ruh haline giren kişiler yeterli destek ve tedaviyi alırlarsa intihar riskinden kurtulabilirler.

Ailesinde intihar öyküsü olan bireylerde intihar riski daha yüksektir.

Cinsel kimlik sorunları, ölümcül kanser vakaları, çok yakın bir ilişkinin bitmesi, çok sevilen birinin kaybı ve ölmüş kişiyle tekrar buluşma arzusu, hayali ya da gerçek fiziksel ya da duygusal bir travmanın intikamını alma isteği, kişinin affedilemeyecek bir hatanın bedelini ancak bu şekilde ödeyeceğini düşünmesi, özellikle gençlerde intiharı romantik, mistik bir eylem olarak yücelten film, kitap ya da müziklerden etkilenme, bir intihara şahit olarak kişinin kendini ölen kişiyle özdeşleştirmesi gibi bir çok sebep intihar nedenleri arasında yer almaktadır.

Hangi yaşta olursa olsun, artık benden kurtulacaksınız, bundan böyle benim için endişelenmenize, beni düşünmenize gerek kalmayacak, yakında hayatınızdan tamamen çıkacağım gibi sözler aile bireyleri ve yakın çevre tarafından dikkate ve ciddiye alınmalıdır.

Sık sık yaşamın anlamsızlığının ifade edilmesi, iş ve okul yaşamında başarısızlık, gerileme yaşanması, hobilerinden uzaklaşma, yeme ve uyku bozuklukları görülmesi, ani arkadaş değişikliği, cinsellikten uzaklaşma, ölümle ilgili film ve müziklere aşırı ilgi, ciddi hareketsizlik, uyuşukluk veya aşırı atak, saldırgan davranışlar gelişmesi, vasiyet yazma, değerli ve sevdiği eşyalarını eşe, dosta dağıtma gibi davranışlar intihar riski açısından uyarıcı olmalıdır..

Aile ve yakın çevresince yukarıdaki uyarıcı belirtileri gözlenen hastalarda intihar riskinin yükseldiği düşünülerek dikkatli olunmalı, mutlaka bir profesyonele yönlendirilmelidir. Hastaya sağlanabilecek profesyonel destek belki de yaşamdaki son ve tek bağı olacaktır.