Panik Atakta Alternatif Tedavi ve Önlemler

Panik bozukluğun tedavisinde tıbbi ilaçlar ve psikoterapi tek başlarına ya da birlikte kullanılırlar. Günümüzde geçerli kabul edilen bilimsel yöntemler bunlardır.

Son yıllarda zararsız olduğu varsayımıyla bitkisel ilaçlar gündeme gelmiş olup yoğun kullanım bulmaktadır. Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi olarak bu yazımızda panik bozukluğun tedavisinde kullanılan, sentetik olmayan madde ve bitkisel ilaçların yanısıra tedaviye yardımcı olacak ek önlemler ve uygulamalardan bahsedeceğiz.

Unutmayalım ki bitkisel ilaçların etkinliği ve dozajı ile ilgili bilimsel araştırmalar yoktur. Bitkisel kökenli ilaçlar sanıldığı gibi güvenli olmayabilir. Kullandığınız diğer ilaçlarla etkileşime girebilir. Aspirin dahil bir çok ilacın ilk kez bitkilerden elde edildiği, sonra sentetik türevlerinin yapıldığı malumdur. Doktor kontrolü olmadan alacağınız bitkisel ilaçlardan zarar görmeniz ihtimal dahilindedir. Bu tür bir ilaç kullanıyorsanız doktorunuzu mutlaka bilgilendirmeniz gerekir.

Calcarea carbonica:

İstiridye kabuklarından elde edilen bu ilaç homeopatik bir yöntem olarak panik atak tedavisinde kullanılmıştır. Gerginlik ve panik atakları azalttığı söylenir.

St. John’ s Worth:

Hypericum perforatum bitkisinden elde edilmekte olup depresyon, uykusuzluk ve panik bozukluğu tedavisinde etkili olduğu söylenmektedir. Bileşiminde bulunan hiperisin ile etki gösterir. Antidepresan ilaçlarla birlikte kullanımı önerilmez. Tedavideki yeri ile ilgili bilimsel araştırmalar yeterli değildir.

Kava Kava:

Piper methysticum bitkisinin saplarından elde edilmekte, Polinezya ve Endonezya’ da yetişmektedir. Benzodiazepin gibi etki göstermekte, bunaltı, huzursuzluk ve uykusuzlukta kullanılmaktadır. Yoksunluk riski oluşturabilmektedir. Kullanımı için yeterli bilimsel veri yoktur.

Valerian kök:

Yatıştırıcı ve uyku verici etkileriyle panik bozukluk tedavisinde kullanılmış olsa da yeterli araştırma yapılmamıştır.

Unutmayalım ki hiçbir ilaç, bitkisel kaynaklı da olsa reçetesiz ve doktora danışmadan kullanılmamalıdır.

Gingko Biloba:

Kılcal damarlarda dolaşımı düzenlemesi, hücrelere gerekli olan oksijeni sağlaması nedeniyle beyin ve göz üzerinde etkili bir maddedir. Konsantrasyon güçlüğü ve depresyon durumlarında tedaviye eklenebilmektedir.

Aminoasitler:

Tirozin isimli aminoasit depresyon ve stres tedavisinde bir dönem önerilmiş olsa da günümüzde psikiyatrik tedavilerde önerilmemektedir.

Panik ataklarını önlemek ya da kontrol altına almak için bazı önlemler alabilir, yaşam şeklinizde yapacağınız ufak değişikliklerle büyük kazanımlar elde edebilişiniz.

Diyet: Düşük kalorili, protein, yağ, karbonhidrat yönünden dengeli bir yeme planı gerek beden gerekse ruh sağlığı için son derece önemlidir. Sağlıklı bir diyetle fiziksel ve ruhsal gücünüzü arttırarak panik atakları ile daha kolay başedebilirsiniz. Aşırı tuz yani sodyum alımı da bedene stres yüklemektedir. Bu arada potasyum kaybı da olacağından sinir sistemi işlevleri bozulabilir. Günlük tuz alımı bir çay kaşığını geçmemelidir.

Hipoglisemi kontrolü: Kan şekeri 50-60 mg’ ın altına düştüğünde veya yüksek düzeylerden daha düşük bir düzeye hızla indiğinde hipoglisemi belirtileri ortaya çıkabilir. Baş dönmesi, bunaltı, titreme, dengesizlik hissi, sinirlilik, çarpıntı, terleme bunlar arasındadır ve panik atak belirtileri ile aynıdır. Bu belirtiler hasta tarafından panik atak olarak algılanabileceği gibi, hipoglisemi panik atağı gerçekten de tetikleyebilir.

Hipoglisemiden korunmak için kola, dondurma, şekerleme, tatlı gibi basit şeker içeren yiyecek ve içeceklerden, patates, beyaz ekmek gibi nişasta içeren gedalardan uzak durmalı, kahvaltı yapmadan güne başlamamalı, öğün atlamamalı, arada kompleks karbonhidrat ve protein içeren (kuru kayısı, fındık, yoğurt gibi) küçük atıştırmalıklar yemelisiniz.

Dengeli bir kan şekeri ile panik ataklardan korunabilirsiniz.

Gıda alerjileri: Gıda alerjileri bunaltı veya panik, depresyon, sinirlilik, uykusuzluk, yorgunluk gibi psikolojik ya da psikosomatik belirtilere neden olabilir. Süt ve süt ürünleri, buğday, alkol, çikolata, turunçgiller, mısır, yumurta, soya ürünleri, domates, sarımsak, yer fıstığı, deniz ürünleri en sık gıda alerjisine yol açan besinlerdir. Gıda alerjileri bazı kişilerde aşırı bunaltı ve duygudurum değişikliklerine sebep olarak panik atağı tetikleyebilir.

Kalsiyum ve magnezyum: Denge halinde çalışan bu iki mineral sinir sistemi üzerinde gevşetici etkiye sahiptir. Eksiklik durumlarında sinir hücresinde aktivite artışı olur. Bu da gerginliğe ve bunaltıya yol açar.

Adrenal bezlerde bozulma: Uzun süreli stres önce böbrek üstü bezlerinde adrenalin, noradrenalin ve kortizol salınımını uyarır. Bu artışlar duygudurum değişiklikleri, yaygın bunaltı ve panik atak sebebi olabilir. Adrenal bezdeki yüklenme çok uzun sürerse bu sefer de yetmezlik gelişebilir. Bu da strese toleransı azaltır, yorgunluk ve çökkünlüğe sebep olur. Stresten uzak, basit bir yaşamı seçmek, yeteri kadar (7-8 saat) uyumak, kafein, nikotin ve alkolden uzak durmak, şekerli gıdalardan kaçınmak, hazır gıdalar yerine doğal beslenmeye geçmek, temiz hava ve güneş ışığından yararlanmak, tatilleri aksatmamak, B kompleks ve C vitamini takviyesi yapmak böbrek üstü bezlerini korumaya yardımcı olur.

Madde kullanımı: Esrar, kokain, melek tozu benzeri maddeler panik ataklarına yol açabilir.

Alkol: Bazı panik bozukluğu hastaları panik atakları ve beklenti anksiyetesinden kurtulmak için alkol kullanırlar. Alkol ilk zamanlar fayda gösterse de zaman içinde tolerans gelişecek, aynı olumlu etkiyi almak için daha fazla alkol kullanılacaktır. Bu kısır döngü bağımlılığı ortaya çıkarır. Alkolün hemen hemen tüm ilaçlarla etkileşime girmesi de özellikle psikiyatrik ilaçların kullanımında önemli bir sorundur.

Panik atak sırasında şunları asla unutmayın.

  1. Panik atak sırasında ölecekmiş, kalp krizi geçirecekmiş, beyin kanaması olacakmış, bayılacakmış, delirecekmiş gibi hissetseniz de bunların hiçbiri kesinlikle gerçekleşmeyecektir. Bu duyumların, bedeninizin strese karşı vermiş olduğu abartılı bir tepki olduğunu hiçbir zaman unutmayın.
  2. Panik atak sırasında duyduğunuz duyumlar bedensel bir hastalık işareti değildir. Ne hissederseniz hissedin daha kötüsü olmayacaktır.
  3. Panik atak geçirirken ortaya çıkan bedensel duyumlarla mücadele etmek yerine bunu kabul edin, derin bir soluk alarak yavaşça verin ve bu solunuma devam edin.
  4. Panik atak geçirirken ortamdan uzaklaşmaya çalışmayın.
  5. Panik atak hastasıyım diyerek kendinize acımayın, bunu bir eksiklik olarak görmeyin, işe yaramayan yorumlardan uzak durun.
  6. Panik atak sırasında “ölmeyeceğim, bayılmayacağım, delirmeyeceğim,…..” diye içinizden tekrarlayın.
  7. Korkularınızdan kaçmak yerine üzerine gidin.
  8. Her yeni panik atağı, bunu da yendim diyecek bir fırsat haline dönüştürün.
  9. Panik atak esnasında dikkatinizi bedeninizden uzaklaştırıp çevreye verin.
  10. Panik atak ile baş edebileceğinize, kendinize inanın. Atak sonlandığında hiçbir şey olmamış gibi hayatınıza devam edin.

Antalya Psikiyatri Merkezi, Panik Atak Tedavisi ve Psikoterapisi, Muratpaşa/Antalya.