Kişilik Bozukluğu mu, Olumsuz Kişilik Özelliği mi?

Uyumsal olmayan ya da mevcut rolleri bozucu olumsuz kişilik özelliklerinin istenmeyen boyutlara ulaşması durumunda kişilik bozukluğundan bahsedilebilir.

Bazı psikiyatristler ise kişilik bozukluğunu, istatiksel olarak normalin dışına çıkan zararlı kişilik özelliklerinin toplandığı bir küme kavramıyla tanımlar.

Bütün insanlarda bazı durumlar için olumsuz sayılabilecek uç kişilik özellikleri bulunabilir. Bunlar zaman zaman çok rahatsız edici olsalar dahi psikiyatrik anlamda kişilik bozukluğu tanısı alacak düzeyde değildirler.

Kişilik özellikleri profilinin, bireyin genel işlevselliği içinde ne anlama geldiğini yorumlamak, bireyin olumsuz kişilik özelliklerini, olumlu özellikleriyle nasıl kullandığını anlamak, günümüzde birçok psikiyatrist tarafından daha tercih edilir olmuştur. Yani kişilik özellikleri tek başına tanı koydurmaz. Kişilik özelliklerinin birbiriyle etkileşimi ve bu etkileşim sonunda ortaya çıkan tablo önemlidir.

Olumsuz kişilik özellikleri bazı durumlarda avantajlı olan normal varyantlar olarak da ele alınabilir. Örneğin, aşırı sosyal anksiyete günümüzde bireyin iş hayatını ve sosyal yaşamını net olarak olumsuz etkilemekle birlikte, tarih boyunca birçok yaratıcı projenin, sanat ve bilim dünyasındaki eser ve gelişmelerin içine kapalı, depresif hatta bipolar duygu durum bozuklukları esnasında ortaya çıktığı da bir gerçektir.

Geçmişte en iyi kişilik özellikleri arasında gösterilen korkusuzluğun, günümüzde mantıksız ve yaşamı tehdit edici bir unsur olarak kabul edilmesi gayet doğal gelmektedir.

Biyolojik temelleri de bulunan erkek saldırganlığı ise hiçbir gerekçeyle kabul edilemeyecek kavramlardandır.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bundan dolayı psikiyatri dünyasında, günümüzde kişilik bozukluğu tanısının sadece bir seri kişilik boyutu tanımlayarak konmaması gerektiği düşüncesi ön plana çıkmaya başlamıştır. Kişilik bozukluğu tanısında kişilik özelliklerinin nasıl bir araya geldiği, sosyal ortama nasıl uyum sağladığı, özgül hedefler ve istemli durumlarla nasıl şekillendiği, mevcut sosyal talep ve değerle çatışıp çatışmadığı mutlaka göz önüne alınmalıdır.

Olumsuz kişilik özelliklerinin esnekliğini kaybederek katılaşması, kişilik bozukluğu tanısı koymada önemli bir kriterdir. Katılık, değişen ortama uyum sağlama şansını azaltarak bozukluk potansiyelini arttırmaktadır. Doğası gereği birçok kişilik özelliği katı olsa da, bunun davranışsal dışa vurumu, değişen koşullara adapte olabilmelidir. İyi olarak tanımlanan bazı özelliklerin bile bazı ortamlarda frenlenmesi gerekebilir. Örneğin, mizahi yapıdaki bir kişi, cenaze gibi sosyal olarak gülmenin uygun olmadığı bir ortamda bu eğilimini kontrol etmelidir.

Esneklik becerisi aslında tüm insanlarda vardır. Psikopatların bile işlerine geldiği durumlarda kurallara uyum sağlayacak esnekliği gösterdikleri bilinmektedir.

Katılık, olumsuz olmakla birlikte bazı istisnai durumlarda zararsız hatta faydalı da olabilmektedir. Örneğin, bazı yaratıcı ve sanatçı ruhlu insanlar en yaratıcı hallerine tamamen izole bir ortamda ve boş zamanda ulaşırlar. Her koşulda çalışabilen biri olmak daha iyi ve gıpta edilen bir özellik olsa da, öbürü de zararsız ve kabul edilebilir bir durumdur. Buradaki katılığı patolojik kabul edemeyiz.

Özetle olumsuz kişilik özelliği, kişilik bozukluğu tanılarında psikiyatride birçok bakış açısı vardır. İşlev bozukluğunun hastalık ya da bozukluk olarak etiketlenmesi için belirgin zarara yol açması ön koşuldur. Koşulların kişiye olanak sağlayacak durumlara uyarlanmadığı, katılığın güdüsel sistemin bir parçası olduğu, kişilik işlevlerinin yaşamda çözülmesi gereken sorunlara yol açtığı durumlarda artık kişilik bozukluğundan bahsedilebilir.

Psikiyatrist E. Filiz Uluhan

Antalya Psikiyatri Merkezi