Çocukluk Döneminde Babanın Rolü
Çocuğun ruhsal gelişiminde ilk evre, ilk üç yılda; temel güven ve ayrışma-bireyleşme çabasıdır. Bu dönemde çocuğa en büyük destek, temel bakıcı rolünü üstlenen aile bireyinden gelir. Çoğunlukla ilk üç yılda temel bakıcı annedir. Bu yüzden de, bu işlev, annelik işlevi olarak kabul edilir.
Böylece yeterince iyi annelik, temel yapının sağlıklı olmasında en dikkat çekici hale gelir. Bazı durumlarda temel bakıcı rolünü herhangi bir sebeple yapamayan annenin olduğu ailelerde, çocuğun ihtiyacı olan bakım ve ilgiyi verebilen aile bireylerinden biri, bazen baba, bu rolü üstlenir. Çocuğun kendinde, diğerlerinde ve hayatta var olan iyi varlığı, içinde sağlam bir şekilde hissetmesine, temel güven kazanmasına, ve özerkleşme-bireyleşmenin tamamlanmasına yardımcı olabilir.
Babanın kendi iç dünyasında da, ilk bakıcıyla kurulan ilişkiyle şekillenmiş olan temel kabuller ve şemaların etkisi vardır. Yetişkin sorumluluğunu alarak, oluşmuş hatalı temel kabullerden kaynaklanan bilgi işleme hatalarını değiştirmek için çalışmış ya da tersine çalışmamış olabilir.
Baba;
Anne yerine yeterince iyi temel bakıcılık, yani annelik yapıyor olabilir…
Anneye yardımcı olarak, yeterince iyi annelik işlevi göstermesini destekleyebilir….
Anneyi maddi, manevi çeşitli zorlamalarla kıskaca alarak, annenin kendi iç dünyasındaki sorunların artmasına yol açabilir.. Yeterince iyi annelik yapabilmesini köstekleyebilir….
Baba, direk ya da dolaylı olarak, ilk üç yaşta atılan temelin yeterince sağlam olmasına ya da çeşitli yoğunluklarda sorunlar taşımasına etkide bulunur. Çocuğun gelecekte taşıyacağı yükü artırmış ya da azaltmış olabilir.
Sonraki üç-beş yaş dönemlerinde ; rekabete girebilme, girişimde bulunma, cinsel kimliğin oluşması ve ahlaki, etik değerlerin gelişmeye başlaması basamağında da babanın çok önemli görevleri vardır.
Baba, erkek çocuğun rekabetine, güçlü ve seven baba olarak karşılık verdiğinde, çocuğun bu dönemi başarıyla atlatmasına yardımcı olur. Çocuk, yenen, güçlü babanın sevgisiyle, baba gibi olabileceğine inanır.
Baba, kız çocuğuna da beğeni ve sevgisini göstererek, çocuğun kendi cinsel kimliğine güvenini destekler. Aynı zamanda anne ile aralarındaki iyi ve yakın ilişkiyle, zorunlu kazananın anne olduğu mesajını verebilir. Ancak çocuğun anneyle rekabetinde yaşadığı bu zaruri kaybı, annenin şefkati, sevgisi ve yakın ilgisiyle, anne gibi olabileceğine güvenerek atlatabilmesi için çocuğun anne ile yakınlığını destekleyerek, yardımcı olabilir.
Böylece babalık işlevi; uzlaşı ortamının sağlanması ile medeniyetin oluşmasının temelini atar. Korkmadan, suçluluk duymadan ve kendini cezalandırmadan rekabet edebilme, yenilgiyi de kabullenebilme, öncül ya da ardıl olabilme, atılgan, girişimci, başarılı olabilme imkanı kazanır. Cinsel kimliğin ve yönelimin netleşmesi ve yerleşmesine de yardımcı olur.
Sağlıklı tutumla desteklenemeyen çocukta; temel güvenin oluşamaması, bağımlılıktan bağımsız özerk birey olmaya ilerleyememesi ve girişim sırasında hissedilen suçluluk duygularıyla farkında olmadan kendi kendini sabote etmesi, engellemesi ya da korkular nedeniyle atılgan tutumlar gösterememesi gibi temel nedenler, çok çeşitli sorunlara yol açabilir. Bunlar; aile, sosyal çevre ve iş yaşamında ilişki, iletişim sorunlarından, panik ataklar, depresyon, kaygılar, takıntılar, fobiler, kekemelik, tırnak yeme, alkol ve madde bağımlılığı, davranış bozuklukları, dikkat ve konsantrasyon bozuklukları, cinsel istek, işlev ve kimlik bozuklukları, yeme, uyku bozuklukları ve geniş bir yelpazedeki daha pek çok klinik bulgularla görünür hale gelebilir.
Sonuç olarak; babalık da annelik gibi her ‘an’ ve her ‘yapılan iş, işlev’de olduğu gibi kutsal ve çok çok önemlidir. Çocuğun, yetişkin olduğunda yaşam mücadelesine gerçekliğe ne kadar yakın, yani ne kadar az yükle ; ya da gerçekliğe ne kadar uzak ve ne kadar ağır yükle gireceğini belirler.
Bu yüzden; şimdiki yetişkinler, yalnız anneler değil.. Anne ve babalar, sizler.. Bu ‘gün’, bu ‘an’ın sorumlusu olan.. Şanslı çocukların, şanslı anne ve babaları..
Erken dönemlerde, çocuğun takılıp kalmasına yol açabilecek yaklaşımlardan kaçınarak, çocuklarınızı yaşam yolculuğuna en güzel şekilde hazırlama imkanına sahipsiniz…
Geçmişte değil, yarında değil, şimdi..
Yaşanan tek gerçek ‘An’ da..