Yakınlığın Ana Yolu Dinlemek
Dinlemek Değer Bilmektir. Dinlemek en değerli duyguya götüren ana yol İnsan ancak bir diğeri tarafından anlamak üzere odaklanarak, dinlenildiğinde kendini daha kolay açabilir, böylece ilişkiler zenginleşir, daha sağlam ve güçlü hale gelir. Her kişi hem kendinin hem diğerinin değerini ve iyi uğraşanı hisseder.
Takılıp kalan ilişkileri düzeltecek anahtar, odaklanarak dinlemek. Anlamak üzere odaklanarak dinlenilmediğinde, herkes birbirinin ne istediğini, ne dediğini çok iyi anladığını, birbirini çok iyi tanıdığını düşünür. Oysa ikisi de birbirlerini bazı yönlerden tanıyorlar ama derinlikteki zenginliğin gerçekte hiç de farkında değiller. Alttaki zengin insani dokuya ulaşıldığında duygular değişir.
Kendi söylediğini sadece kendi dinleyen iki kişinin iletişimi, aslında tek kişilik. Herkes sadece kendini anlıyor, ama diğeri tarafından anlaşılmamış, yalnız hissediyor. Yalnız bırakıldığını anlaşılmaya çalışılmadığını, odaklanılmadığını düşündüğü için kızgınlık oluşuyor. Yalnızlığın acısı kızgınlığı besleyerek öfkeye dönüştürüyor. Herkes yalnız kendine odaklı, diğerinden odaklanılmayı bekliyor.
Peki çözüm ne?
Değişim nereden başlayabilir? Sorumluluk kime ait?
Odaklanmaya ve dinlemeye, yakınlıktaki duygusal zenginliği keşfetmeye istekli ve kararlı olmak. Kararlı ve sebatkar, değişimin, derin yakınlığın oluşması için dinlemek, odaklanarak canı gönülden, anlamak için dinlemek. Dinlemek ve anlamak için kararlı olmak. Kararlı, sabırla anlamak için dinlemeye devam etmek ve anlamaya çalışmak. Aynı fikirde olmak değil. Sadece diğer kişiyi doğru anlamak, anlaşıldığını hissetmesine olanak sağlamak, anlaşılmak için çalışıldığını bilmenin verdiği yakınlık duygusunu hissetmek ve hissettirmek.
Gerçekte her insan severek iyi iş yapmayı ve çalışmayı ister. Motivasyon kaybına neden olan anlaşılmamış, anlaşılmaya çalışılmamış olmanın verdiği yalnızlık ve yabancılaşma duygusudur.
Böylece severek iş yapma, çalışma isteği körelir, sonuç içe kapanma, fiziksel olarak yakın duran ama duygusal uzaklaşmış, yalnızlaşmış insanlar.
Sosyal ortamlardan gerçekte yalnızlar ordusu, içi boş sosyal alanlar.
Çok kişi şöyle düşünür. Birini anlamak için oturup dakikalarca, saatlerce dinleyecek vaktim yok, hele iş zamanı. Ne yapabilirim? İşimi en kısa zamanda halledip çıkmam lazım. Anlamak için dinlemeye odaklanmak, çalışmak vakit kaybı. Benim de en az ve en kıymetli şeyim, veremem.
Oysa gerçek tam da bunun tersidir. Odaklanarak anlamak üzere dinlediğinizde işler kolaylaşır, kolay olan her şey çok hızlıdır. Çünkü kolaydır. Odaklanarak anlamak için dinlemediğinizde, karşınızdakinin gönderdiği mesajı aldığınızı sandığınız anda, kendi içinizdeki sesle konuşmakta ve cevabı ona vermekte olduğunuzdan işler zorlaşacaktır.
Dağ dağdan bir şey istiyor, öbür dağın haberi yok. Bu çok zor. Zor olan şeyler zaman alır, enerji alır. En değerli şeyleriniz zaman ve enerjiniz boşa gider. En değerli şeylerin getirmesinin beklendiği en değerli duygu, arada harcanır. Yakınlık duygusu rüzgara karışır. Yalnızlık ve yabancılaşmanın ağırlığı ve boşluğunun çelişkisi sarar evlerinizi. Zaman akmaz olur. Zor ve uzundur çünkü. O çok değerli zamanlar bir an önce geçip gitmesi için didinilerek bitirilir. En güzel, sıcak, doyum veren yakınlık duygusu kaybedilince hüsran, umutsuzluk olur sonuç.