Dirençli Depresyon Tedavisi

4-6 ay yeterli dozda antidepresan ilaç kullanımı ve 8-10 haftalık psikoterapiye rağmen iyileşme göstermeyen depresyonlar ‘’tedaviye yanıtsız depresyonlar’’ olarak tanımlanır.

Herhangi bir antidepresan ilaç gerekli en yüksek doz ve azami yeterli süre kullanılmasına rağmen depresyonlu hastada düzelme görülmediği taktirde o ilaca direnç olduğu kabul edilir. Örneğin; imipramin için günde 300 miligram dozda 6 hafta kullanım sonucu depresyonda bir iyileşme görülmezse, imipraminin o kişide dirençli olduğu düşünülür.

Yapılan araştırmalar depresyon tedavisinde hastaların %20-30’unda, seçilen ilk ilaç ile başarı elde edilemediğini göstermektedir. Burada yetersiz doz, hastanın tedaviye uyum göstermemesi, yanlış tanı, eşlik eden başka bir psikiyatrik bozukluk ya da ilaca direnç söz konusudur. İlk kullanılan ilaca olumlu yanıt vermeyen depresyon hastalarının yarısı daha sonraki antidepresan ilaçlara da yanıt vermeyip, direnç gösterirler.

Depresyonda tedaviye direnç 5 kademede ele alınır.

  1. Bir antidepresan maksimum dozda, yeterli süre kullanılmış, ancak tedaviye olumlu yanıt alınamamıştır.
  2. Farklı iki gruptan iki antidepresan ilaç yeterli doz ve yeterli süre kullanılmış, ancak tedaviye yanıt yoktur.
  3. Bir antidepresana imipramin eklenmesi, uygun doz ve süre kullanılmasına rağmen tedavide olumlu gidiş yoktur.
  4. Bunlara MAO İnhibitörü bir ilaç eklenmesine rağmen tedaviye yanıt alınamamaktadır.
  5. Bunlara ek olarak EKT uygulanmış, yanıt alınamamıştır.

Tedaviye dirençli bir depresyonda psikiyatristiniz tiroid ve adrenal bezlerden kaynaklanan endokrin hastalıkları, viral hastalıkları, parkinson gibi nörolojik hastalıkları, lupus ve multiple skleroz gibi otoimmün hastalıkları ve neoplazmları araştıracaktır.

Distimi varlığı, diğer psikiyatrik sorunların varlığı, ileri yaş, yalnız yaşama gibi psikososyal durumlar da mutlaka dikkate alınmalıdır.

Bunlar araştırılırken depresyon tanısı gözden geçirilecek, hastanın ilaç uyumu sorgulanacak, yeterli doz ve süre kullanılıp kullanılmadığına bakılacaktır.

İlaç zararlı ya da kendin depresyonun üstesinden gelebilirsin gibi hurafeler, ilaç alması gereken vakaların ilaçsız tedavilere yönlendirilmesi, branş hekimi olmayan doktorlarca uygulanan düşük doz tedaviler nedeniyle depresyon hastalarının ancak yarısı uygun tedavi almakta, hastaların yarısına da yanlış depresyon tanısı konabilmektedir. Uygun tedaviye yönlendirilen hastaların ise yaklaşık yarısı yeterli doz ve süre ilaç almamaktadır. Reçete aralarında ilaca 3-5 gün ara verilmesi sık rastlanan durumlardandır.

Tüm olumsuzluklar göz önüne alındığında depresyonlu hastaların ancak dörtte birinin, uygun ilacı, uygun doz ve yeterli süre kullandığı görülür.

Psikiyatri pratiğinde bir antidepresan yeterli dozda 4 hafta kullanılmış, belirtilerde en az %25 iyileşme görülmemişse, bu ilaçta daha fazla ısrar edilmemesi önerilir.

Dirençli depresyona sahipseniz psikiyatristiniz şu yolları izleyecektir.

  1. İlk ilaca yanıt alınamadığında, aynı ilacın maksimum yüksek dozu, bir süre daha kullanılabilir. Bu süre 10-16 hafta olabilmektedir. Dirençli depresyonu olan hastaların üçte birinde yanıt alınabilmektedir. Bu arada psikoterapötik yaklaşımlara da ağırlık verilir.
  2. Psikiyatrist bazen doğrudan ilaç değişimini tercih edebilir. Hastaların yarısı ilk denenen ilaca olumlu yanıt vermekte, tedaviye cevap alınamayan hastaların yarısı ise ikinci ilaçla monoterapiye iyi yanıt vermektedir. Bu uygulamanın yan etki riski daha az olmakla birlikte, ikinci ilacın etkisinin başlaması için belli süre geçmesi gerekebilir.
  3. İlaç değişimine rağmen depresyonu düzelmeyen hastalarda bir ya da birkaç güçlendirme tedavisi uygulanabilir. Bir’den fazla antidepresan ilacın birlikte kullanımı, tedaviye lityum, tiroid hormonu, buspiron, psikostimülan (metilfenidat, modafinil gibi), antipsikotik (olanzapin, klozapin gibi), antikonvülzan (lamotrijin gibi) eklenmesi dirençli depresyonda sıklıkla tercih edilen güçlendirme stratejilerindendir. Bu yöntemde depresyon belirtilerinde alevlenme olmamakta, tedaviye hızlı yanıt alınabilmektedir. Ancak ilaç uyumunun zorluğu ve ilaç etkileşim riski dikkate alınmalıdır. Tedaviye dirençli depresyon tedavisinde birçok psikiyatristin ilk tercihi antidepresan tedaviye lityum eklemektir. Lityum, serotoninin presinaptik salınımını etkileyip, serotonin iletimini arttırmakta, ayrıca hastalıkta artmış olan dopaminerjik ve noradrenerjik aktiviteyi azaltmaktadır.
  4. İnositol, pergolit, yohimbin, idazoksan, kaptopril gibi ilaçların da güçlendirme amaçlı kullanılabileceğine dair psikiyatrik çalışmalar mevcuttur.
  5. Tedaviye dirençli depresyonlarda uyarma metodları olarak isimlendirilen transkranial manyetik stimülasyon, nervus vagus uyarımı gibi yöntemler de kullanılabilmektedir.
  6. Dirençli depresyonda EKT uygulaması da etkili tedavi araçlarındandır. İlaca cevap vermeyen dirençli hastaların yarısı EKT ’ye olumlu yanıt verir. Psikotik özellikli majör depresyon olgularında EKT iyi bir tercihtir.
  7. Tedavi etkinliğinin artması, hastanın ilaç tedavisine uyumu için psikoterapi hemen her depresyon vakasında olmazsa olmaz sayılabilir. Psikoterapi ile depresyon daha kısa sürede iyileşir, elde edilen iyilik kalıcı olur. Hastalığın kontrol edilmesi, belirtilerin tanınmasının sağlanması, belirtilerin düzelmesi, rezidüel belirtilerle savaşım gibi birçok noktada psikoterapi etkilidir. Yaşam tarzı değişimleri, stresle başa çıkma becerilerinin kazanılması psikoterapi ile sağlanacaktır.

Depresyon tedavisinde kullanılan psikoterapi yöntemleri kişilerarası (interpersonel) terapi, davranış terapileri ve bilişsel terapilerdir.

Her ne olursa olsun, depresyon tedavi edilebilir bir hastalıktır. Her hastalıkta olduğu gibi erken tanı ve tedavi başarı şansını artıracak, hızlandıracaktır. Depresyon ve benzeri ruhsal bozukluklarda psikiyatriye müracaatınız halinde psikiyatristiniz size en uygun tedavi yöntemini seçecek, mutluluğu yakalamanız için gerekeni yapacaktır.

Antalya psikiyatri ve psikoterapi merkezi, Lara/Muratpaşa/Antalya.

Psikiyatri Uzmanı ve Psikoterapist Dr. Emine Filiz Uluhan.

Depresyon tedavisi Antalya.