Çocuklarda Ölüm ve Yas Kavramı
Çocuklarda ölüm ve yas kavramı. Çocuklar ölümü nasıl algılar? Çocuklar için ölüm ne ifade eder?
Bireyin bir yakının ya da sevdiği birinin kaybına karşı verdiği fiziksel, duygusal ve davranışsal tepkilerin bütünü “yas” olarak adlandırılır. Kayıp yaşayan her bireyin yas yaşaması normal ve doğaldır. Ölüm, herkes için kabullenmesi zor bir durumken, çocuklarla bu durumu paylaşmak ve onlara ölümü ifade etmek çok daha zordur. Çocuklar da tıpkı yetişkinler gibi yas tutabilir. Her çocuk bilişsel gelişim düzeyine, yaşına ve çevresel faktörlere bağlı olarak ölüme farklı tepkiler verir. Bazıları konuyla ilgili daha çok soru sorma eğilimine girerken, bazıları bu konudan kaçınmak isteyebilir, konuşmayabilir ya da içe dönebilir. Çocuğun yas sürecini sağlıklı bir şekilde tamamlayabilmesi için, hayatta kalan ebeveyn ya da çocuğa bakım veren kişinin de yas sürecini sağlıklı bir şekilde geçirmesi önemlidir.
Yaş Gruplarına Göre Ölüm Anlayışı:
0-2 yaş (bebeklik) : Bebekler, ölümün farkında değildir. Kaybedilen kişinin fiziksel yokluğunu ve bakım değişikliğini hisseder fakat doğrudan algılayamaz. Anne-baba kaybı travmatik olabilir. Huzursuzluk, ağlama gibi tepkiler vererek yüksek duyarlılık gösterebilir.
2-6 yaş (okul öncesi dönem) : Ölümün geçici ve geri dönebilir bir durum olduğunu sanabilir. Ölümü bir uykuya dalma ya da ayrılma gibi algılayabilir. Çizgi filmler ve masallardan etkilenerek ölen kişinin geri döneceğini zannedebilir. Genellikle 4 yaş döneminde ölüm hakkında sınırlı ve belirsiz bir anlayış gelişir. Hayal gücüyle iç içedir. Kendi düşüncelerinin ya da davranışlarının bir kişiyi öldürebileceğini düşünebilir. Örneğin; “babam ölsün demiştim, o yüzden öldü” gibi düşünceler geliştirebilir. Ölümün soyut yönünü anlayamaz. Soruları genellikle somut ve merak içerir. “Ölen kişi yemek yer mi?” gibi sorular sorabilir. Ayrıca yakın birisinin kaybı, çocukta ayrılık kaygısı yaratabilir. Ölüm hakkında konuşmak ya da cenaze törenine katılmak ürkütebilir. Oyunda bebeği öldürüp tekrar canlandırma gibi oyunlarla ölüm teması işlenebilir.
6-9 yaş : Bu yaş grubunda ölüm algısı, önceki dönemlere göre daha gelişmiştir. Ölümün kalıcılığını anlamaya başlar. Ölen birisinin geri gelmeyeceğini fark eder. Ancak ölümün evrensel ve herkesi etkileyen bir durum olduğunu tam olarak kavrayamayabilir. Ölümün nedenlerini merak edebilir. “Ne oldu da öldü? Nasıl öldü?” gibi sorular sorabilir. Gerçek ölüm ile masallardaki “ölüp-dirilme” kavramlarının ayrımını yapabilir. Kendilerinin ya da sevdiklerinin ölebileceği endişesi artabilir. Bu kaygılar gece korkuları, kabuslar ve ayrılık anksiyetesi şeklinde görülebilir. Üzüntü, öfke ve suçluluk duyguları gözlemlenebilir. Bazılarında duygularını ifade etmede zorluk, içe kapanıklık ya da inatçılık, huzursuzluk gibi davranış değişiklikleri gelişebilir.
9-12 yaş : Ölümün kalıcı, evrensel ve geri döndürülemez olduğunu anlar. Ölümün fiziksel ve biyolojik yönlerini daha iyi kavrar. Soyut düşünceler başlar. Ölüm sonrası yaşam, ruh, cennet gibi kavramlarla ilgilenebilir. Dini, felsefi ya da bilimsel açıklamalara ilgi gösterebilir. Mantıklı açıklamalara daha açıktır. Başkalarının ölümüne üzülür, kayıplara empati gösterebilir. Yas süreci bilinçli yaşanır fakat duygularını bazen içe atabilir ya da farklı şekillerde öfkeyle ifade edebilir. Akademik başarıda düşüş, dikkat dağınıklığı ve öfke patlaması gibi davranışsal tepkiler gözlenebilir.
13-18 yaş : Ölüm kavramı soyut düzende tam olarak kavranır. Ölüm üzerine felsefi, dini ya da varoluşsal düşünceler geliştirebilir. Ölüme meydan okuma gibi riskli davranışlar gözlenebilir. Kaygı, depresyon ve ölüm korkusu zaman zaman artabilir.
Yas Süreçleri:
Bir kişinin sevdiği birisinin kaybının ardından yaşadığı duygusal, zihinsel ve bazen fiziksel tepkilerin bütününe yas süreci denir. Çocuklarda bu süreç, yetişkinlere benzer şekilde aşamalardan oluşabilir. Ancak çocukların duygularını ifade etme biçimleri gelişim düzeyine ve kaybı anlama kapasitesine göre değişkenlik gösterebilir. Bu süreç, her bireyde farklı şekilde ve farklı sürelerde yaşanır. Beş aşama ile açıklanır.
İnkar (red etme ): Beklenmedik bir durumla karşılaşıldığı için şok içindedir. Çocuk, bu evrede ölümün kalıcı olduğunu kavrayamayabilir. Kaybedilen kişiyi hala görebileceğini düşünür. Olay yokmuş gibi ya da hiç olmamış gibi davranışlar gözlenebilir.“ Gerçekten ölmüş olamaz, bu benim başıma gelmemeliydi.” Şeklinde tepkiler görülebilir. İçinde bulunduğu durumu inkar etme halindedir.
Öfke : İnkar aşamasının hemen ardından çocuk, içinde bulunduğu sürece öfke duymaya başlar. “Neden beni bırakıp gitti” gibi duygusal kızgınlıklar yaşayabilir. Birlikte yapmak isteyip yapamadıkları, pişmanlıklarını ve kızgınlıklarını düşünür. Başına gelenleri hak etmediğini düşünerek yoğun öfke duymaya başlar. Bu öfkesini, geride kalan aile bireylerine, öğretmenlerine ya da arkadaşlarına yöneltebilir. Davranış problemleri ve ani öfke patlamaları gözlenebilir.
Pazarlık : Yas sürecinin bu evresinde yaşadığı suçluluk duygusuyla birlikte “ keşke daha çok çabalasaydım” gibi yaşananları telafi etme çabası oluşur. Kaybedilen kişinin geri dönebilmesi için yapılan yaratıcıyla pazarlık evresidir. Çocuklarda “ eğer uslu durursam geri gelir mi” gibi düşünceler ortaya çıkabilir.
Depresyon : Kaybedilen kişinin ardından yoğun üzüntü, yalnızlık ve umutsuzluk duyguları ortaya çıkar. Kayıp gerçeği hayatındadır. Bu evrede kendini isteksiz, hiçbir şey yapamayacak kadar yorgun ve enerjisiz hissedebilir. Küçük yaşlardaki çocuklarda karın ağrısı ve baş ağrısı gibi fiziksel şikayetler gözlenebilir.
Kabullenme : Yasın son evresinde birey, ölümün hayatın bir gerçeği olduğunu kabul eder ve onunla yaşamayı öğrenme sürecine girer. Çocuklarda aynı şekilde kaybı anlamayı ve onunla yaşamayı öğrenir. Rutinlere geri döner. Hayatındaki diğer kişilerle bağ kurmaya başlar. Kaybedilen kişi unutulmaz fakat yokluğu kabullenilir.
Çocukların Ölüme Tepkileri:
Yas hayatın içinde olağan ve kaçınılmaz bir süreçtir. Aile içinde yaşanan bir kayıp, bütün aile üyeleri için zor ve sarsıcıdır. Çocukların ölüme tepkileri yaşa, kaybın kim olduğuna, çevreden aldığı desteğe, ani bir ölüm mü yoksa beklenen bir süreç mi olduğuna gibi birçok etkene bağlı olarak değişir. Ebeveynlerinden herhangi birisini kaybetmiş bir çocuğun en büyük kaygısı yalnızlıktır. Çocuğun endişesi yalnız kalmaktır. Ona bakım vereni kaybetmek, çocuğun temel güven duygusunu sarsar. “Dünya güvensizdir” inancı yerleşebilir. Yeni bağ kurmaktan kaçınabilir ya da aşırı bağımlı davranışlar gözlenebilir.
Kayıp yaşayan çocuklarda kaygı, suçluluk, uykuya dalmada güçlükler, okul başarısında düşüş, fiziksel rahatsızlıklar ve üzüntü gibi tepkiler sık gözlenir. Bazı çocuklarda baş ağrısı, mide bulantısı ve yorgunluk gibi psikosomatik belirtiler görülür. Bazılarında ise; içe kapanıklık, ebeveyne düşkünlük ve yalnız kalamama gibi davranışlar görülebilir.
Ayrıca, çocuklar yetişkinler gibi uzun süre ağlayarak tepki gösteremezler. Bir süre sonra hiçbir şey olmamış gibi oyunlarına tekrar geri dönerek, uğraşlarına devam edebilirler. Daha canlı ve sevinçli gözükebilirler. Hatta bu davranışları bazı yetişkinleri kızdırabilir. Çocuğun duygusal ya da davranışsal bir tepki vermemesi oldukça yaygın fakat derinlemesine değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Bu tepki, duygusal savunma mekanizması olarak ortaya çıkabilir.
Bazılarında regresyon (gerileme) görülebilir. Regresyon, çocukların yoğun stres, korku veya travma karşısında gelişimsel olarak daha küçük yaşlara ait davranışlara geri dönmesidir. Alt ıslatma, parmak emme, battaniyeye sarılma, emzik isteme ve bebeksi konuşmalar gibi davranışsal tepkiler gözlenir. Çocuk, güvende hissetme ihtiyacı duyduğu için ya da ilgi ve destek aradığı için regresyon tepkisi verir.
Özellikle yaşça büyük olan çocuklarda ölüme tepki olarak şok ve inanamama durumu gözlenir. Ölümü kabullenmeyi reddedebilir. Ölümle ilgili konuşmaz ya da duymazlıktan gelebilir. Küçük şeylere aşırı tepkiler verebilir ya da okula gitmeye direnme gibi davranışlar görülebilir. Korku ve itiraz da ölüme karşı verilen tepkilerdendir. Korku içindeki çocukların yatıştırılması oldukça zor olur.
Ergenlik dönemindekiler daha çok riskli davranışlara yönelebilir. Duygular yoğun yaşanır. Öfke, suçluluk, umutsuzluk ve isyan tepkileri görülür. Bazıları yas sürecinde kendini izole ederek içe kapanırken, bazıları da arkadaşlarına yönelerek aşırı sosyalleşme davranışları gösterir.
Çocuklara Ölüm Haberi Nasıl Verilir?
· *Bir çocuğa ölüm haberi verirken, öncelikle ortamın sakin olması önemlidir. En uygun zaman ve yerde, bu haberi en yakınının vermesi gerekir. Kendi yaşıtlarından ve akrabalarından böyle bir haberi duyması iyi olmaz, o nedenle ölüm haberini verecek kişinin ilk iletişime geçmesi çocuğun psikolojisi için önemlidir.
*Haberi geciktirmeden ve basitçe anlatmaya çalışın. Sakin bir yaklaşım izlenmesi ve şefkatli davranılması önemlidir.
· *Ölümün yaşamın bir sonu olduğu ve ölen kişinin bir daha geri gelmeyeceğini anlatın. Somut ve doğrudan yanıtlar verin.
· *Ölen kişiyle ilgili “uykuda, yolculukta, tekrar geri gelecek, artık bizimle değil çünkü gitti” gibi kafasını karıştıracak, ölüm kavramını anlamasını zorlaştıracak cümleler kurmaktan kaçının.
· *Çocuğa ölüm haberini aniden vermek yerine tanık olduğu bir hastalık süreci ya da kaza gibi durumlar varsa bu durumlardan konuşarak anlatabilirsiniz.
· *Göz teması kurarak ve tensel temasta bulunarak iletişimde olun.
· *Duygularını yaşamasına izin verin.
· *Çocuğun da yas yaşayabileceğini unutmadan verdiği tepkileri yargılamadan şefkatle ve sabırla yaklaşım sağlayın.
· *Ölümden sonraki süreçlerden bahsedin. Cenaze töreni, defin işlemleri gibi inançlarınıza ve kültürel değerlerinize göre bilgilendirme yapabilirsiniz. Okul çağındaki çocuğunuza cenazeye gidip gitmemekle ilgili isteği sorularak hareket edebilirsiniz.
· *Ölümle ilgili çocuktan gelen sorulardan, cevaplanması sizin için zor olanları geçiştirmek ya da çocuğu kandırmak yerine dürüstçe bilmediğinizi araştırıp daha sonra anlatacağınızı söyleyin.
· *Yaşadığınız kaybın ardından rutinlerde büyük değişimler yapmayın.
· *Yasınızı çocuktan gizlemeyin.
· *Ölen kişiyle ilgili anılarınızı paylaşın, konuşmaktan çekinmeyin.
· *Yas süreci altı aydan daha uzun sürüyor ve bireyin günlük yaşantısına geri dönmesini engelliyorsa psikolojik destek alması önerilir.
Psikolog Funda Buharalı.
Çocuk ve Ergen Terapisi Antalya. Antalya Psikiyatrist. Psikiyatri Antalya.