Hubris Sendromu

Tanrısal ego olarak da bilinen bu hastalık kibir sendromu ya da güç zehirlenmesi olarak tanımlanmaktadır. Hubris terimi Yunan mitolojisinde kelime anlamı olarak “kibir veya aşırı gurur ” anlamına gelmektedir. Mitolojide bir kahramanın kendisini diğerlerinden daha üstün görmesi hatta tanrısal özelliklere sahip olduğunu düşünmesidir.

Nemesis ise Yunan mitolojisinde “herkese hakkını vermek” anlamına gelmektedir ve intikam tanrıçasıdır. Kibirin ve hırsın etkisiyle kahramanın arsızlaşarak kendi yok oluş sürecini anlatır. Hubrise yakalanıp aşırı gurur ve kibire düşenlerin adaletini sağlamak adına cezasını Nemesis verir.Tanrıça Nemesis, insanlardaki kendine aşırı güvenin ve ölçüsüzlüğün bir sınırı olması gerektiğini hatırlatır.

Her duygunun belirli ölçüler çerçevesinde yaşanması insanın psikolojik gelişimi için önemlidir. Gurur, hırs ve kendini beğenme gibi duyguları da belirli ölçüler çerçevesinde yaşamak doğal ve önemli bir gereksinimdir. Fakat bu duygular belirli ölçüleri aştığı zaman hem kişinin kendisine, hem de çevresine zarar verebilen anormal davranışlara neden olur. Hubris sendromundan muzdarip kişilerin kişilik özelliklerine bakıldığında empati kurmaktan yoksun, kendisi dışında kimseyi düşünmeyen, küçümseyici, kaygı düzeyi yüksek ve hayata karşı doyumsuzluk içerisindedirler.

Hubris terimi tıbbi bir hastalık olarak tanımlanırken abartılı gurur ve başkalarını küçümseme duygusu olarak ifade edilmektedir. Özellikle yöneticilerde ve liderlerde yaygın görülen bu sendrom, gücün belirli bir oranı aşması ve aşırı kibire kapılması sonucu görülen tıbbi bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Bir kişinin lider ya da yönetici pozisyonuna ulaştıktan sonra yaşadığı kişilik değişimidir. Gerçeklikle aradaki bağın kopmasıyla beraber, sahip olunan gücün ortaya çıkardığı dengesizlikleri içeren davranışlar görülmektedir. Bu sendromun temelinde narsistik, antisosyal ve histrionik kişilik bozuklukları bulunur.Kişiliğin gelişiminde 0-6 yaş önemli bir yer tutar. Aile içi oluşturulan sağlıklı iletişim kişinin önce yakın çevresiyle ardından da toplum içerisinde sağlıklı bir iletişim kurmasına zemin hazırlar. Özellikle bebeklik ve çocukluk dönemindeki evreleri değerlendirmek, aile içi iletişimde hubris sendromuna neden olan etkenleri ayrıca göz önünde bulundurmak gereklidir.

Hubris sendromunun narsistik kişilik bozukluğuyla güçlü bir ilişkisi vardır.Narsist kişilik yapısına sahip kişilerin, kendilerini diğerlerinden üstün, özel ve seçilmiş görmesi, kibir duygusunu yani büyüklük duygusunu yoğun yaşaması hubris sendromuna yakalanma riskini de beraberinde getirmektedir. İnsan ilişkilerinin ve yöneticilik vasfının önemli bir parçası güçtür. Bu sendromun ortaya çıkmasında en önemli etkenlerden biri güç diğeri ise başarıdır. Elde edilen güç ve başarı bu sendromun ortaya çıkmasında etkilidir. Özellikle CEO’larda ve liderlerde daha çok görülen bu sendrom gittikçe diğer meslek gruplarında da ortaya çıkmaktadır. Bu kişilerin toplum tarafından üstün görülmesi, ilahlaştırılması hatta ulaşılamaz olarak algılanması bu sendromun oluşmasını pekiştirmektedir.Liderlerin kendi yeteneklerini ortaya koyarken bu gücü kullanma biçimi liderlik tarzını da etkilemektedir. Sahip olduğu gücü elinde bulundurma arzusuyla birlikte bu sendroma yakalananlar anormal davranışlar sergilemektedir. İyi işler başarmış bir liderin elinde bulundurduğu güç ve başarıyla beraber hubris sendromuna yakalandıktan sonraki değişimi, yok edici bir lider pozisyonuna dönüşmesiyle tanımlanır. Liderlerin hırslı, gururlu ve kendini beğenen olması bir miktar kabul edilebilir fakat bu duyguların etkisi altında hareket ederek elindeki gücü orantısız kullanması durumunda bu sendromdan söz edebiliriz.

Hubris sendromu olan kişilerde aşağıdaki davranış özellikleri görülür :

  • Gerçeklik algısı zayıf ya da kopmuştur.
  • Kişisel imajını devamlı geliştirme eğiliminde bulunur.
  • Kendini iyi gösterebileceği durumlarda bulunmaya yatkınlık gösterir.
  • Davranışları yoğun bir endişe içerir.
  • Dünyayı gücünü rahatlıkla sergileyebileceği ve kendini yüceltebileceği bir alan olarak görür.
  • Aşırı bir özgüvene sahiptir.
  • Abartılı bir şekilde kendini her şeyi başarabilen biri olarak görür.
  • Kendini dünyanın merkezinde görürler.
  • Eleştiriye kapalıdır.
  • Her şekilde kendisini haklı bulur.
  • Kendine kutsallık atfetme eğilimindedir.
  • Kendini “seçilmiş kişi, mesih” olarak gösterme eğilimi vardır.
  • Konuşmalarında benzersiz olmasını vurgulamak amacıyla “biz” kavramı kullanarak kendisini kutsallaştırma ve yüceltme eğilimi vardır.
  • Kendisiyle hem fikir olmayanları “ötekileştirme ve aşağılama” vardır. Başkalarının fikirlerini ve görüşlerini küçümser, kendi fikirlerine karşı da aşırı bir güven duyar.
  • Hatalarını doğru gösterebilmek için din, kutsallık ve dürüstlüğe dayandırma eğilimi vardır.
  • Sadece üstün bir güce hesap verecek biri olarak kendini gösterir ve bu konuda yargılandığında ya da hesap vereceğinde haklı olduğuna inanır.
  • Sahip olduğu aşırı kibir yüzünden işlerinin ters gitme ihtimalini bile göz önünde bulundurmadan yetersizlik gösterir.

Psikolog Funda Buharalı.