Sosyal Fobide Psikoterapi

Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi olarak bu yazımızda sosyal fobi tedavisinde psikoterapiyi anlatacağız.

Diğer insanların incelemesi altında hissettiğimiz ve yabancılarla karşı karşıya kaldığımız sosyal ortamlarda bir miktar kaygılanmak hepimizde az çok olan bir durumdur. Bu kaygı hali bireyin işlevlerini bozar hale geldiğinde ve birçok sosyal ortamda şiddetle yaşandığında sosyal fobi (sosyal anksiyete bozukluğu) adını alır. Kişinin sosyal ve mesleki işlevselliğini bozar durumdaki sosyal anksiyete artık tedavi zamanının geldiğinin işaretidir.

Sosyal fobi (sosyal anksiyete bozukluğu) tedavisinde psikoterapiyi anlamak için hastalığa ait psikopatoloji modellerini bilmek gerekir.

1.) Psikanalitik model:

Sosyal fobide de olmak üzere tüm fobilerde cezalandırılma tehlikesi içeren yasaklanmış cinsel ya da saldırgan dürtülerin bilinç dışından bilince çıkma ihtimali doğduğunda sinyal anksiyetesi meydana gelerek, yer değiştirme, yansıtma ve kaçınma savunma düzeneklerini harekete geçirmesi söz konusudur. Bu sayede asıl tehlikeye ait anksiyete azalmakta, ancak ilgisiz bir nesne ya da durumdan korkma başlamaktadır. Fobik bozukluklar böyle başlar.

Bu çerçevede sosyal fobide üç temel psikodinamik etken vardır.

a.) Utanç yaşantıları: Sosyal fobik kişilerde onaylayıcı olmayan anne baba tarafından utandırılma veya eleştirilme geçmişi vardır. Bundan dolayı bu bireyler onaylanma göremeyecekleri riski düşündükleri durum ve ortamlardan kaçmak isterler. Bu kişilerde bilinçdışı dikkat çekme ve çevre tarafından onaylanma ihtiyacı yoğundur.

b.) Suçluluk duyguları: Sosyal fobili bireyler bilinçdışı olarak karşısındakinden tam ve mükemmel bir ilgi beklemekte, bunun için saldırgan bir talep hissi duymakta, bir sonraki aşamada rakiplerini korkutarak kaçırma veya yok etme arzusuna girmektedir. Bundan dolayı suçluluk duyguları gelişir, suçluluk duygularına rakiplerinin yerini alma kapasitesindeki yetersizlikten kaynaklanan utanç duygusu da karışır.

c.) Ayrılma anksiyetesi: Sosyal fobili bireylerde bağımsız olma ve yeni insanlarla kaynaşma, ebeveyn ve yakınlarının sevgisini yitirme korkusu doğurur. Bebeklikten gelen bağımsızlık girişimlerinin terk edilme ile sonuçlanacağı duygusu yetişkinlikte dış dünyadaki insanlarla ilişki kurmaktan kaçınmayı getirir. Böylelikle bu kişiler olası redlerden kendilerini uzak tutarlar.

Üç psikodinamik etkeni birleştirirsek sosyal fobili kişilerde anne, baba ve temel bakıcılarla geliştirilen utandırıcı, eleştirici, aşağılayıcı, alay edici, terk edici bir nesne ilişkisi vardır. Erken yaşamda sabitleşmiş bu yapı daha sonra kişinin çevresindeki insanlara yansıtılmakta ve bu kişilerden kaçınılmaktadır.

2.) Bilişsel model:

Algılama, anlamlandırma, yorumlama gibi bilişsel süreçler sosyal fobide şöyle işler. Başkalarıyla birlikte iken başaramama ve olumsuz değerlendirilme korkusu vardır. Ayrıca dikkat bireyin kendi içsel uyaranlarına yönelmiştir.

Sosyal fobide (sosyal anksiyete bozukluğu) ilk bilişsel model, bilişsel terapinin kurucusu Beck tarafından ortaya konmuştur. Sosyal fobili bireylerde diğer insanlardan gelen sosyal kabul ve onayla ilgili tepkilere aşırı duyarlılık, başarısız olma korkusu ve buna bağlı aşırı otonomik uyarılma hali vardır. İtibardan düşme korkusu kişinin benliğini sarmıştır. Kişi bu durumdan korunmak için sıkı kurallar geliştirmiştir. Ayrıca yemek yemek, konuşmak, yazı yazmak gibi sosyal eylemler kişinin olgunluk ve yeterliliğinin sınandığı sınavlardır.

Kişi her eyleminde becerikli/beceriksiz, yeterli/yetersiz olarak iç dünyasındaki imgesel izleyiciler topluluğu tarafından değerlendirilmekte, yargılanmaktadır. Beck, buna incelenme anksiyetesi adını vermiştir. Bu durum sosyal ortamlarda, kişisel ilişkilerde de ortaya çıkabilmektedir.

Kötü sonuçlar umuldukça, kendini gerçekleştiren kehanet gibi, umulan korku kötü sonuçlar doğuran bir kısırdöngüye gidebilmektedir. Umulan felaket gerçekleşmese bile sosyal fobik birey bunu gerçekleşmiş gibi yaşamaktadır.

Beck'in modelini geliştiren Clark ve Wells, sosyal anksiyetede kişinin çok güçlü biçimde çevresine özel bir olumlu izlenim bırakmak istediğini, ancak bunu gerçekleştirme yeteneğine güvenmediğini söylerler. Ayrıca olumsuz olarak değerlendirileceklerine dair inançları nedeniyle tüm dikkatleri çevreden ziyade kendilerine dönüktür. Bu da sosyal fobinin bilişsel açıdan temel bileşenidir.

Tüm dikkkatini kendini gözleme ve değerlendirmeye veren kişi anksiyetesine bağlı ortaya çıkan bedensel ve ruhsal tepkilerini fazlasıyla duyumsamakta, çevreyi ve diğer insanların tepkilerini doğru değerlendirememektedir. Artık içsel dünyada algılanan tüm olumsuz duyumlar diğer insanların kendisiyle ilgili düşüncelerinde de özdeşleşmekte, duygudan akıl yürütmeye giden bir bilişsel çarpıtma yaşanmaktadır. Bu durumda kendini aşağılanmış hissetmek aşağılanma ile, kaygılı hissetmek kaygılı görünmek ile eş tutulmakta, konrolsüz hissetmek konrolsüzlüğü getirmektedir.

Rapee ve Heimberg, bunlara sosyal fobili bireylerin karşısındakiler tarafından nasıl görüldüğüne ait içsel tasarımın, kendisinden beklenildiğine inandığı standartları karşılamadığı inancının bulunduğunu eklemişlerdir. Yani karşısındaki insanlar sosyal fobik kişiden yüksek ve acımasız standartlarda beklenti içindedirler. Birey bu yüksek standartları karşılayamayacağı inancının getirdiği kaygıyla anksiyetenin tüm davranışsal, bilişsel ve bedensel belirtilerini şiddetle yaşayacaktır.

Sosyal fobide (sosyal anksiyete bozukluğu) psikoterapilerin etkinliği:

Sosyal fobinin tedavisinde en çok kullanılan ve etkinliği olan psikoterapötik yöntem bilişsel davranışçı terapidir. Psikodinamik psikoterapiler de bazı psikoterapistler tarafından tedavide tercih edilir.

Bilişsel davranışçı terapi ve psikodinamik yönelimli psikoterapiler ile ilaç etkinliğini karşılaştıran az sayıdaki araştırmalarda da psikoterapilerin etkinliğinin en az ilaçlar kadar olduğu görülmektedir.

Sosyal fobinin (sosyal anksiyete bozukluğu) bilişsel davranışçı terapi ile tedavisi:

Sosyal fobide bilişsel davranışçı terapinin özünü anksiyete ile baş etme eğitimi, yüzleştirme, bilişsel yeniden yapılandırma ve yaşam sorunlarıyla baş etme becerilerini kazandırma oluşturur.

Anksiyetenin fiziksel belirtilerini azaltmaya yönelik gevşeme eğitimleri tedavinin ilk basamağıdır. İncelenme korkusunu azaltmaya yönelik bilişsel yeniden yapılandırma ve güvenlik davranışlarını yok etmeye dönük kendini izleme teknikleri psikoterapi sürecinde ele alınacak başlıca konulardır. Özgün durumlarda anksiyeteyi azaltma, onaylanma ihtiyacı ve yetersizlik ile ilgili varsayımlara ait bilişsel yeniden yapılandırma ve alıştırmalar çerçevesinde terapi sürdürülür.

Sosyal fobinin bilişsel modelinde çözülmesi gereken en büyük sorun, kişinin toplumsal bir etkinlik sırasında kendisini ve performansını değerlendirirken, algıladığı olumsuz içsel verilerden dolayı yaşadığı anksiyetedir. Bu duruma ait otomatik düşünceler ve felaketleştirme, zihin okuma, büyütme gibi düşünce hataları gösterilecek, sokratik sorgulamayla düşüncenin geçerliliği incelenecektir. Gerçeğe uymayan düşüncelerin daha gerçekliğe uygun olanlarla değiştirilmesi sağlandığında tedavi yolunda büyük adım atılmış olacaktır.

Hastanın kaçındığı durumların saptanarak bir program dahilinde sırayla üzerine gidilmesi sosyal fobi tedavisinde en sık kullanılan davranışçı tekniktir.

Sosyal anksiyete bozukluğunun tedavisinde bilişsel davranışçı grup terapileri de oldukça etkindir. Grup tedavisinin en önemli avantajı, sadece grup ortamında bulunmanın bile korkulan duruma maruz kalmaya yarayan bir alıştırma olmasıdır. Grubun ve terapistin sağladığı güvenli ortam danışan için yararlı olur. Çoğu kez haftada bir 12 seanslık çalışma ile tedavide olumlu sonuç alınabilir.

Sosyal anksiyete bozukluğu tedavisinde psikodinamik terapiler:

Sosyal anksiyete bozukluğu tedavisinde utanç, sosyal ketlenme, kendini ifade güçlüğü, ilişki sorunları gibi temalar psikodinamik terapi ile ele alınabilir. Bireyin geçmişe dönük kaynakları psikodinamik terapi ile açığa çıkarılabilir. Bireydeki belirtilerin başta ebeveynler olmak üzere bağlanma figürleriyle olan çatışmalardan kaynaklanan anlamları üzerinde çalışılır. Sorunun bilinçdışı kaynaklarını öğrenmeye çalışan danışanlarda önemli bir tedavi seçeneğidir.

Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Sosyal Fobi Tedavisi Antalya.

Psikiyatrist ve Psikoterapist Emine Filiz Uluhan.