Aile Terapisi Uygulamaları

Klinik problemleri ailenin etkileşim biçimi üzerinden ele alan aile terapisi, hem bir kuram hem de bir tedavi yöntemi olarak psikiyatri/psikoterapi dünyasında yerini almıştır.

Aile terapisinde, tanımlanmış psikolojik sorunu olan birey yerine aileye patolojinin odak noktası olarak bakılır. Bu psikoterapi yönteminde irdelenecek olan ana unsur semptomatik olan aile bireyi değil, fonksiyonunu yitirmiş ya da hasar görmüş aile ilişkileri, bozuk iletişim gibi ailenin genel işleyişidir. Aile terapistlerine göre aile sürekliliği olan ve yaşayan bir sistem olup, domino taşları gibi birbirine bağlı, gözle görülenin ötesinde birbiriyle ilişkili, karmaşık ama samimi ve sağlam ağlardan oluşan bir yapıdır. Bu sistem her zaman bireylerinin toplamından daha geniş bir varlığı oluşturur. Bu yapı da önce daha geniş bir sosyal bağlamın (uzak akrabalar, arkadaşlar, iş çevresi, akademik çevre gibi), sonra da toplumun bir parçasıdır.

Aile terapisinde sorunun yeterince anlaşılması ve tedavi edilmesi için her parçanın ayrı ayrı incelenmesi yerine sistemin bütünü ele alınır. Çünkü ailedeki birim veya unsurlar birleştiklerinde her zaman kendi toplamından daha geniş bir oluşum meydana gelir. Yani aile üyeleri arasındaki interaktif örüntüler gözle görülmeyen farklı unsurları etkiler. Dairesel nedensellik söz konusu olduğundan her sebep bir öncekinin etkisi olarak görülmekte ve sonraki olayın da sebebi haline gelmektedir.

Ruhsal ya da değil herhangi bir kriz veya sıkıntı durumlarında aile üyeleri bu durumdan kurtulma yönünde adımlar atacaktır. Burada da ailece öğrenilmiş mekanizmalar devreye girecek ve o doğrultuda stratejiler kullanılacaktır. Aile terapisi işlevsiz öğrenilmiş mekanizmaları düzeltme yönünde gelişme sağlayacaktır.

Aile üyeleri arasında üç anahtar alt sistem her zaman var olacaktır. Bunlar eş olma, ebeveyn olma ve kardeş olma alt sistemleridir. Bunun yanında her üye aynı zamanda bir anne, bir baba, bir evlat, küçük kız ya da erkek kardeş, en büyük kız ya da erkek çocuk gibi farklı zamanlarda farklı rollere sahip olmuş ve diğer üyelerle tamamlayıcı ilişkilere girmişlerdir. Buralardan yıllar içinde farklı davranım özellikleri kazanılmış olup, işlevsel olmayanlar bugünkü sorunların oluşumu ve sürdürülmesinde önemli pay sahibi olmaktadır. Aile terapisinde bunlar üzerinde çalışılacaktır.

Önemli konulardan biri de ailedeki sınırlar sistemidir. Aile içi sınırlar aşırı derecede kısıtlayıcı yani çok katı olabildiği gibi rollerin değiştiği, üyelerin birbirlerinin hayatlarına fazlasıyla müdahil olduğu belirsizlik arasında seyredebilmektedir. Üyelerin birbirine dolandığı iç içe geçmiş aileler kadar katı sınırların aile üyelerini birbirinden uzak tuttuğu kopuk ailelerde de sorunlar fazla olacaktır.

Ailenin dış dünya ile çizdiği sınırlar da aile terapisinde önemlidir. Sınırları esnek, bilgi akışına ve yeni deneyimlere açık aileler işe yaramaz veya eskimiş interaktif örüntülerini daha kolay değiştirirler.

Aile terapisi birçok psikoterapi ekolüyle birlikte kullanılabilmektedir. Aile üyelerinin ebeveynleriyle olan çözülmemiş ilişkilerine ağırlık veren psikanalitik temelli nesne ilişkileri aile terapisi, toplumsal davranış bağlamı ve bireyin kişiler arası ilişkilerini değerlendirerek mevcut koşullar ile gelecekteki hedeflere odaklanan Adlerci kuram bunlara örnek verilebilir. Gelişim yönelimli ve danışanın şimdiki problemiyle ilgilenen Carl Rogers tarafından ortaya atılan kişi merkezli yaklaşım, danışanın varlığındaki farkındalığı ve şu an kavramını vurgulayan varoluşçu psikoterapi de aile terapisi içinde kendine yer bulur. Aileye ait tepkilerce sürdürülüp pekiştirilen çocukta öfke nöbeti gibi birçok sorunda ise davranışçı yöntemler aile terapisinde sıklıkla tercih edilir.

Aile terapisine bağlı sekiz kuramsal bakış açısını özetlersek;

  1. Nesne ilişkileri aile terapisi: Burada temel prensip çocukluktan gelen kayıp ve tatminsiz kalmış anıların şu andaki ilişkilere aktarılarak doyum sağlamaya çalışıldığı gerçeğidir. Geçmişteki nesnelerin nasıl içselleştirildiği ve bu nesnelerin mevcut ilişkileri nasıl etkilediğine dair içgörü kazandırmak nesne ilişkileri aile terapisinin özüdür.
  2. Yaşantısal aile terapisi: Satir ve Whitaker’in öncülüğünü yaptığı yaşantısal aile terapisi, aile bireylerinin hislerini ve ihtiyaçlarını daha iyi ifade etmeleri ve kendi farkındalıklarına dair potansiyellerini gerek kişisel gerekse kişiler arası ilişkilerde daha iyi kullanabilmeyi hedefler. Duygu odaklı çift terapisi bu kuramın 2000’li yıllardan sonra geliştirilen bir modelidir.
  3. Nesiller arası aile terapisi: Murray Bowen ailesiyle çok güçlü duygusal bağları olan kişilerin, aile stresine verilen kişisel duygusal tepkilerde en kırılgan yanıtı verdiklerini saptamıştır. Aileden bağımsız bireyselleşme, sağlıklı bir ayrı kendilik anlayışının oluşması bireyi ruhsal travmalardan koruyucu bir faktördür. Ailesi ile ayrışamayan çocuk en az olgun ve aileden ayrılma konusunda en çok travmaya maruz kalacak çocuktur. Bu kişiler evlenirken neredeyse ailesinden hiç farklı olmayan biriyle evlenmekte, aileden aktarılan sorunlar burada da gün yüzüne çıkmakta, kısırdöngü sürüp gitmektedir.
  4. Yapısal aile terapisi: Minuchin tarafından geliştirilen bu aile terapisi yönteminde ailelerin nasıl düzenlendiğine ve hangi kurallarla etkileşimlerini yönettiklerine odaklanılır. Burada görünürdeki psikolojik sorunun veya çatışmanın dikkati başka yöne çekmeye çalışan yatıştırıcı olduğuna inanılır. Sorunun altında ise daha temel bir aile çatışması vardır.
  5. Stratejik aile terapisi: İstenmeyen ailevi interaktif örüntülerin değiştirilmesi için, farklı şekildeki çelişkilerin uygulandığı kısa bir terapi yöntemidir. Aile sisteminin problemli davranışı üreten belirli kısımları değiştirilmeye çalışılır. Stratejik aile terapisinin bir çeşidi de sistemik aile terapisidir.
  6. Bilişsel davranışçı aile terapisi: İşlevsel olmayan düşünceleri değiştirmek yanında, danışanlara bütün inançlarını nasıl daha iyi değerlendirebilecekleri öğretilir. Terapinin temelinde hayatın ilk yıllarında (aile, yakın çevre, okul, kültürel çevre gibi) öğrenilen işlevsel olmayan inançlardan oluşan negatif şemaları yeniden yapılandırmak vardır.
  7. Sosyal kurgu yaklaşımlı aile terapisi: Bu terapi yönteminde belirli kavramlar olmadan aile üyeleriyle çalışılır. Terapist ve aile üyeleri birlikte, olaylara yükledikleri anlamın temelini oluşturan inanç sistemini incelerler ve değişim için seçenekler üretirler. Etnik köken, kültürel yapı, cinsel yönelim, toplumsal bakış gibi özelliklerin ailenin işleyişinde önemli rolü olduğuna inanılır.
  8. Anlatımcı terapi: Gerçek algımızın kendimiz ve dış dünya hakkındaki bilgiyi yaydığımız hikayeler aracılığı ile düzenlendiğini ve sürdürüldüğünü savunan anlatımcı terapide aile örüntülerinin problemi nasıl oluşturduğu ile değil, problemin aileyi nasıl etkilediği ile ilgilenilir. Terapinin özünde bireylerin problemi kendi kimliklerinin bir parçası gibi görmeleri yerine kendilerinin dışındaymış gibi algılamalarını sağlamak vardır.

Özetle çoğu kez kısa süreli olan aile terapileri hem ekonomik, hem de patolojik olarak algılanmak istemeyen, ilişki sorunu yaşayan aile ve çiftler için uygun bir tedavi seçeneğidir.

Antalya psikiyatri ve psikoterapi merkezinde multidisipliner bir anlayışla evlilik, çift, aile ve çocukla ilgili psikolojik sorunlarınıza çare bulabilirsiniz.

Aile Terapisi, Evlilik ve Çift Terapileri Antalya, Antalya Psikiyatri Psikoterapi Merkezi.

Psikiyatri Uzmanı ve Psikoterapist Emine Filiz Uluhan.